Treyler Sanayicileri Derneği (TREDER) ile Araç ve Araç Üstü Ekipman ve İş Makinaları Üreticileri Birliği Derneği’nin (ARÜSDER) organize ettiği, Ağır Ticari Araçlar Derneği’nin (TAİD) katkı verdiği “Ağır Vasıta, Treyler ve Üstyapı Zirvesi” 10 Şubat Perşembe günü Sheraton Grand İstanbul Ataşehir Hotel’de gerçekleştirildi. Bu yıl 4’üncüsü yapılan Zirve, kamu ve özel sektörün buluşma noktası oldu. Zirveye; Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, Eski Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen, Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir’in yanı sıra çok sayıda sektör temsilcisi ve tedarikçisi katıldı.
Şentürk: Treyler sektörü tarihi zirvelerinden birini yaşadı
Zirvenin açılış konuşmasını yapan TREDER Başkanı Yalçın Şentürk, Türk treyler sektörünün geçtiğimiz yıl yurtiçine 22 bin, yurtdışına 22 bin adet olmaz üzere, toplamda 44 bin adetlik üretimle tarihi zirvelerinden birini yaşadığını vurgulayarak, şunları söyledi:
“Daha gidecek çok yolumuz var. Sektör olarak kısa vadede yurtiçinde 25 bin, yurtdışında ise 35 bin adetlik bir pazara doğru ilerliyoruz. Türkiye, hakim olduğu coğrafya içinde, hem Avrupa’ya hem Orta Doğu’ya hem de Afrika’ya, üretim yapabilen tek ülke. Her ülkenin standardı ihtiyacı farklı olabiliyor. Sektör olarak 65 ülkede ürünlerimizi gururla sunuyoruz. Bu başarı hiç kolay olmuyor. Bu treylerler, insanlığın çok büyük dersler çıkaracağı pandemi sürecinde çok zor şartlar altında üretildi. Çalışanlarımızın özverisi, tedarikçilerimizin gayreti, sanayicimizin azmi sayesinde bu başarılardan bahsedebiliyoruz.”
Uluslararası alanda elde edilen bu rekabet avantajının kaybedilmemesi gerektiğini belirten Şentürk, artan enerji ve işçi maliyetlerinin sanayicinin gücünü zayıflattığına işaret etti. Şentürk, “Treyler sektörü olarak bundan önceki hurda teşviki, KDV indirimi gibi desteklerden yararlanamadık İnşallah bundan sonraki desteklerde yer alırız. Ülkemizin ihracata, dövize ihtiyacı var. Türk treyler üreticilerinin her zamankinden daha çok gayret göstereceğine yürekten inanıyorum.” dedi.
Ertunç: Ürünlerimizin kopyalanmaya başlanması, belirli standartları aştığımızın ispatı
ARÜSDER Başkanı Musa Ertunç, sektörün bölgede ve yakın coğrafyada kat ettiği mesafeye dikkat çekerek, “Bu sektöre ciddi yatırım yapılır, devlet tarafımızdan sorunlarımız çözülürse üretim ve ihracatımız daha da artacaktır. Artık bazı ülkelerde ürünlerimiz kopyalanmaya başlandı. Bu durum, belirli standartları aştığımızın ispatıdır. Ayrıca her bölgeye ihracat yaptığımızı ve standartları yakaladığımızı da ifade etmek isterim.” ifadelerini kullandı.
Ertunç, sektörün önünde Yeşil Mutabakat gibi önemi bir gündem olduğuna dikkat çekerek, “Yeşil Mutabakat’ın gerektirdiği karbon ayak izi takibi, enerji ihtiyacı planlaması, üretimde verimliliğin artırılması gibi konulara ağırlık vermemiz gerekiyor.” dedi.
Bursalıoğlu: Türkiye, Avrupa’nın 4’üncü pazarı haline geldi
TAİD Başkanı Ömer Alp Bursalıoğlu, Türkiye’de 2019 yılında ağır kamyon satışlarının 7 bin adede indiğini hatırlatarak, “Geçen yıl ise pazar 25 binin üzerine çıktı. Buna treyler de eklendiğinde Türkiye, Avrupa’nın 4’üncü pazarı haline geliyor. Bu da Türkiye’nin stratejik konumunu göstermesi açısından önemli.” dedi.
Bursalıoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Pandemi döneminde, lojistik sektörünün ne kadar büyük önem arz ettiği daha iyi anlaşıldı. Bu dönemde Avrupa ve Amerika’da da bir çok sıkıntı yaşandı. Türkiye’deki lojistik sektörü ve tedarik zinciri büyük sıkıntı yaşamadan görevine devam etti. Bizlerin de servis sağlayıcısı olduğumuz lojistik sektörüne; bu özenli çalışmalarından ve hayatı kolaylaştıran çalışmalarından ötürü teşekkür ediyorum.”
Tüzmen: Treyler sektörü ihracatta Türkiye ortalamasının iki katını aştı
Devlet Eski Bakanı Kürşad Tüzmen, şunları söyledi: “Geçen sene 1 milyar doları zorlayacak bir rakama geldik. 2023 hedefini yakalayacağınızı düşünüyorum. Türkiye ihracattan yüzde bir pay alırken sektörümüz yüzde 2 pay alabiliyor. Batıda yetenekli olanların arkasında duruluyor, doğuya doğru gidildikçe yeteneksizlik ön plana çıkarılıyor, düzeltilmeye çalışılıyor; bu tamamen vakit kaybı. Yeteneklilerin arkasında durulmalı ve yeteneksizliklerin onları yakalamaya çalışması sağlanmalı. Şu anda döviz getiren iki sektör var; birisi ihracat, diğeri turizm. Treyler sektörü ihracatta kendini ispatlamış, Türkiye ortalamasının iki katı üstüne çıkmış, yarım kapasiteyle çalışmasına rağmen 750 milyon dolar ihracat yapan bir sektör. Ben inanıyorum ki bu sektör sizler sayesinde, istediği yere gelecektir.”
Büyükdede: Sektör 400 milyon dolar dış ticaret fazlasına imza attı
Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, otomotiv sektörünün ihracatındaki payına vurgu yaparak şu açıklamaları yaptı:
“Toplam ihracatımızda otomotiv sektörü ihracatımızın yüzde 10’nunu yaptı. Ağır vasıta araç pazarımız yüzde 52 artarak 35 bin adede çıktı. Treylerde ise üretim kapasitemiz 100 bin adede çıktı. Sektör 400 milyon dolar dış ticaret fazlasına imza attı. Üst yapı ve ekipman sektörü 65 ülkeye yaptığı ihracatla 700 milyon dolar ihracat fazlası oluşturdu. Bakanlık olarak sanayi odaklı yaklaşımla sektörlerimizi destekliyoruz ve desteklemeye devam edeceğiz. Yeşil Mutabakat Eylem Planı ulusal bir yol haritası niteliğindedir. Eylem planı kapsamında hedeflerin geliştirilmesi için çalışmalara başladık. Sizi ilgilendiren tarafı da kullanılan motorların emisyonlarının yanısıra, yeni yakıt sistemlerine doğru hızlı geçiş yapılacak olması ve hidrojen teknolojisinin bir müddet sonrası gündemimize girecek olması.”
Treyler panelinde pandeminin getirdiği sonuçlar gündeme taşındı
TREDER-ARÜSDER Genel Sekreteri Göktan Güçlü moderatörlüğünde yapılan ilk panelde; Koluman Otomotiv Endüstri Başkanı Kaan Saltık, İntermobil Genel Müdürü Rıfat Perahya, BPW Avrupa Satış Direktörü Dietmar Böser, Nevpa Genel Müdürü Mehmet Ortaç, Saf Holland EMEA Başkanı Christoph Guanter, Prometeon Türkiye, MEA, Rusya ve CIS Pazarlama Direktörü Faruk Uslu, Kadesan Group Genel Müdürü Murat Gençoğlu, konuşmacı olarak yer aldı.
Saltık: 80 milyar dolarlık ihracat treylerlerle taşındı
Panelin ilk konuşmacısı olan Koluman Otomotiv Endüstri Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Saltık, Türk treyler endüstrisinin pandemi sürecinde gösterdiği yüksek performansla dış pazarlarda önemli bir yükselme süreci yaşadığını vurguladı. Endüstrinin bu başarıyı konsolide ederek yoluna devam etmesi gerektiğini de belirten Saltık, şunları söyledi: “Karayolu taşımacılığının bu süreçte önemi arttı. Yakın bölgeler yeni tedarik anlayışında öne çıktı. Avrupa’ya olan ihracatımızın yüzde 45’ini treylerle yaptık. 80 milyar dolarlık ihracat treylerlerle taşınıyor. Geçtiğimiz yıl iç pazarda 22 bin adet treyler satışı yapıldı. Üstyapı ihracatı da istikrarlı şekilde büyüyor. 700 milyon dolarlık ihracata ulaştık. Bu yıl 1 milyar dolara ulaşacağız."
Böser: Soğutucu ünitelerinin enerji ihtiyacı emisyonsuz bir şekilde üretilecekPanelin ikinci konuşmacısı olan BPW Avrupa Satış Direktörü Dietmar Böser, Yeşil Mutabakatın treyler sektörüne etkileri ve teknolojik yenilikler hakkında bilgiler verdi:
“Çevre için yaptıklarımız önemli. BPW için sürdürülebilirlik çok önemli. 125 yıldır sürdürülebilirlik ve yenilik getiriyoruz. Yüzde yüz yeşil enerji kullanıyoruz. Yılda 750 bin kw saat güneş enerjisi üretiyoruz. 33 bin ağaç ektik ve filomuzda yüzde 22 elektrikli kamyonlar kullanıyoruz. 3 akslı araçlarda ağırlık azaltımı yaparak karbondioksit salımını azaltıyoruz. Her zaman ideal lastik basıncı sağlayan çözümümüzle 2.500 litre yakıt tüketimi tasarrufu sağlıyoruz, bu sayede karbondioksit salımı düşerken lastik ömrü uzuyor. 6 ton, 15 ton 26 ton elektrikli kamyonlar için akslar sunuyoruz. Bu sayede araçlar daha fazla yol gidebilirken ömürleri de uzuyor. Elektrikli kamyonumuz (eTransport) 4.285 kg azami yük, 122 saatlik akü kapasitesi sağlıyor, 200 kilometre mesafesi var.” Böser, geliştirdikleri AxlePower teknolojiyle Thermo King soğutucu ünitelerinin enerji ihtiyacını emisyonsuz bir şekilde üreteceklerini söyledi.
Perahya: Avrupa’nın treyler üssü olduk, oluyoruz
İntermobil Genel Müdürü Rıfat Perahya, “Küresel Tedarik Sorunlarının Türkiye’ye Yansımaları”nı değerlendirdiği konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Avrupa’da yıllık treyler üretimi 180 bin adetlerdeydi, 2017-2018 yıllarında 250 bin seviyesine çıktı. 2019 yılında daralma yaşandı ve pandemiye girdik. 2020 ve 2021 yılında üretim tekrar 250 bin adetlere yükseldi. Türkiye ortalaması ise 25-30 bin adet civarındaydı. 2019 yılında 20 bin adede kadar geriledi. 2021 yılında yaklaşık 40 bin adet treyler üretimi gerçekleşti. 16 yıldır bu sektördeyim ve en büyük seviyeye ulaştık. Türkiye, Almanya ile birlikte Avrupa’nın treyler üretim merkezi oluyor. Sadece ulaştığımız adetlerde değil, özel tasarımlar, yeni ürünler, rekabetçi fiyatlarla, yan sanayi ile Avrupa’nın treyler üssü olduk, oluyoruz. Küresel bir tedarik zinciri sorunu yaşıyoruz. Konteyner krizi yaşadık, çip krizi yaşadık. Bu devam edecek gibi görünüyor.” diye konuştu.
2022 yılının da tedarik açısından kolay olmayacağı uyarısında bulunan Perahya, özellikle önümüzdeki üç aylık sürenin zorlu geçeceğini söyledi. Perahya, bu yılın ikinci yarısından itibarin talebin de normale gelmesiyle, 2023’ün birinci ve ikinci çeyreğinden sonra tedarik krizinin tamamen atlatılabileceği öngörüsünde bulundu.
Guenter: 300 bin aksın 100 binini Türkiye’de üreteceğiz
Elektrikli araçlarla ilgili yeniliklere değinen Saf Holland EMEA Başkanı Christoph Guenter, firmaları hakkında bilgiler verdi: “Rakamlar tam çıkmadı ama 2021 yılını 1 milyar euro ile kapatmış olacağız. Dünya çapında 10 bine yakın servis ağına sahibiz. Türkiye’de 35 servis noktamız var. Avrupa’da Almanya ve Türkiye Düzce’de üretim merkezimiz var. Türkiye’de 2017 yılında üretime 10 bin adetle başladık, 2023 yılında ise 100 bin adet üretim amaçlıyoruz. Toplam üretimin üçte birini Türkiye yapmış olacak.”
Türkiye’de sadece montaj değil, üretim de yaptıklarını söyleyen Guenter, “2022 yılında Türkiye en hızlı büyüyen üretim merkezimiz ve bütün yatırımlarımızı buraya yönlendirmiş durumdayız. Filolar için telematik sistemi devreye aldık. Akıllı treyler sistemi ile daha fazla şeffaflık sağlayarak lastik ve frenlerin durumunu görebiliyoruz. Bizim işimiz aks imalatı ancak biz telematiki aks üzerinden çeşitli bilgileri alarak filoların hizmetine sunuyoruz. Türkiye en hızlı büyüyen üretim alanımız. Tüm yatırımlarımızı buraya yönlendirmiş durumdayız.” dedi.
Ticari araç endüstrisinde mega trendlerden söz eden Guenter, “Son IAA’da otonom sürüşler gündemdeydi. Biz buradan iki sonuç çıkardık: Dijitalleştirme ve elektrik dönüşümü. Dijitalleşmede önemli olan treylerle ilgili bilgi almaktır. Yönetmeliklere uygun bir süreç izliyoruz. Telematik sistemle aksımızı birleştirdik. Arızalara karşı erken uyarı sistemi geliştirmeye çalışıyoruz. Elektrikli akslarımız da devreye girdi. Şu anda 50 adet elektrikli aksla donatılmış araç Avrupa’da dolaşıyor. Türkiye’deki üreticilerin bu konuyla ilgili olarak bizimle iletişime geçmelerini bekliyoruz.” diyerek sözlerini tamamladı.
Ortaç: Nevpa gibi firmaların sayesinde yerlilik oranı giderek arttı
Nevpa Genel Müdürü Mehmet Ortaç, “Treyler ve Üstyapı Ekipmanlarında Yerel Tedarikin önemi, Türkiye’nin Treyler İhracatındaki Rekabet Avantajı” başlıklı sunum yaptı.
Mehmet Ortaç, paneldeki konuşmasında Türkiye’nin treyler üretim kapasitesinin gelişmesinin hem yerli hem de yabancı tedarikçiler için ülkeyi daha cazip hale getirdiğini belirtti. Yerli üretici olarak Türkiye’de 3 noktada üretim yaptıklarını ve 10 bölgede treyler ve üstyapı üreticilerine doğrudan destek verdiklerini söyleyerek, ürünlerini Avrupa normlarında sertifikalı olarak müşterilerine sunduklarını açıkladı. Ortaç, geçmişte Türkiye’de yapılmayacağını düşündükleri ürünlerin bugün üretildiğini ve bu ürünlerin treyler ve üstyapıcılar tarafından tercih edildiğini açıkladı.
Mehmet Ortaç, açıklamalarına şöyle devam etti: “2000’li yıllar öncesinde treyler tedarikini fren sistemleri haricinde, yüzde 98’lik bölümünü Türkiye’de gerçekleştiriyorduk. Ancak Gümrük Birliği ile gelişen ticaret, AB’ye uyum yasaları ile birlikte karayolu taşımacılığımız ve treylerdeki standartlar da yükselmeye başladı. Bu dönemde ithalatın oranı yüzde 50’lere çıktı. Treyler pazarının büyümesiyle birlikte 2010’lu yıllardan itibaren yerel tedarikin arttığını söyleyebiliriz. Nevpa’nın, bu misyonuyla güçlenen, global bir tedarikçi olma yolunda ilerleyen bir firma olarak, bu sürece çok katkı verdiğini vurgulamak isterim. Nevpa gibi firmalar sayesinde yerlilik oranı giderek arttı ve günümüzde fren ve birkaç ekipman dışında treyler ekipmanlarının tamamı ülkemizde üretiliyor.”
Uslu: Sürdürülebilirlik gündemi çevreci uygulamaları hayatımıza dahil ediyor
“Lastik Endüstrisinin Sürdürülebilirlik ve Yeşil Mutabakatı Destekleyici Uygulamaları” başlığında bir sunum gerçekleştiren Prometeon Türkiye, MEA, Rusya ve CIS Pazarlama Direktörü Faruk Uslu şöyle konuştu:
“Prometeon tüm dünyada endüstriyel ve ticari araç lastiklerine odaklanan tek şirket. Dolayısıyla lastik alanında Pirelli markasından da gelen deneyimle beraber tüm mühendisliğini ve teknolojisini, uzmanlığını bu alana odaklıyor. Sürdürülebilirlik de bu kapsamda çok önemli bir paya sahip.
Sürdürülebilirliği her zaman gündeminde tutan ve bunu inovatif çözümlerle destekleyen bir grup olarak Prometeon, Türkiye’deki fabrikasında ve Ar-Ge Merkezi’nde yakıt tüketimini ve CO2 emisyonlarını azaltan yeni lastik teknolojileri geliştiriyor. Ayrıca gelecek 10 yıldaki otonom araçlar, hidrojen ve elektrikli motorlar için orijinal ekipman üreticisi olan ağır vasıta ve şehiriçi otobüs üreticileri ile ortak çalışmalar yürütüyoruz. Hedefimiz; küresel sürdürülebilir kalkınma çerçevesinde, tekrar kullanılabilen ve geri dönüştürülmüş malzemelerin toplam hammadde içerisindeki payını 2030’a ve 2050’ye dek kademeli olarak artırmaktır. Buna ek olarak tekrar kullanılamayan malzemelerin toplam hammadde içerisindeki payını da kademeli olarak düşüreceğiz.”
Gençoğlu: Üretimimizin yüzde 60’ını yurtdışına yapıyoruz
Kadesan Group Genel Müdürü Murat Gençoğlu, “Güçlü Tedarik Zinciri İçin Neler Yapabiliriz?” konulu sunumunda yol gösterici bilgiler verdi:
“Pandemi ile birlikte gündeme gelen ‘Üretim ve küresel tedarik sorunu’ tedarik zincirlerinin kısaltılması ve çeşitlendirilmesi ile aşılacağı fikri öne çıktı. Böyle olunca da tedarik zincirlerinin yakın coğrafyalara kaydırılmasının riskleri azaltacağı görüşü tüm dünyada ağırlık kazandı. Avrupa ve Ortadoğu pazarlarına yakınlığı, kaliteli üretim kapasitesi ile ülkemiz avantajlı bir konuma geldi. Bu süreçte kaliteli ürünü zamanında ve eksiksiz üretip teslimat yapabilen ihracat tecrübesine sahip bizim gibi firmalar için fırsatlar doğdu.
Kadesan Grubu olarak, son iki yıl içinde üretim kapasitemizi yüzde 130 oranında arttırdık. Gelen talepler üzerine ilave yatırımlarla bu oranı daha da arttırmak planlarımız dahilinde.
30 yılı aşkın bir süredir yurtiçi ve yurtdışında römork üretimi yapan birçok firmanın üst yapı tedarikçisiyiz. Aynı zamanda bünyemizde bulunan iki farklı markanın ürünlerini 25 yıldır aralıksız olarak satan bir firmayız. Kadesan Grup olarak 2022 yılının ikinci çeyreği sonunda toplamda 33 milyon TL’lik yatırımı gerçekleştirmiş olacağız. Bu yatırım ile birlikte kayar perdede pandemi öncesinde 6 bin adet olan üretim kapasitemizi 14 bin adede çıkaracağız. Aynı şekilde Versus kayar çatıda ise pandemi öncesi 18 bin adet olan üretim kapasitemizi de 28 bin adede çıkartmış olacağız. Buna paralel olarak çözüm ortaklarımızla birlikte ürettiğimiz alüminyum kapı ve kapak kapasitemizi de aynı oranda arttırdık.
Bu süreçte yaşadığımız bir diğer önemli gelişme ise, 25 yıldır Türkiye ve Ortadoğu ülkelerinde tek satıcısı olduğumuz kayar baba üreticisi Adaico firması ile yaptığımız ön anlaşma neticesinde bazı modellerin bu yıl içerisinde Türkiye’de üretilmesine başlayacağız.
Hız kesmeyen yatırımlarımız ve gelişen iş hacmimizle Türk ekonomisine her yıl daha fazla artı değer katmanın verdiği sevinç ile çalışma azmimizi daha da arttırıyoruz.”
Üstyapı panelinde; verimlilik, yeşil mutabakatın etkileri konuşuldu
TREDER-ARÜSDER Genel Sekreteri Göktan Güçlü’nün moderatörlüğünü yaptığı ikinci panelde; Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, TSE Genel Sekreteri Aykut Kırbaş, Gazi Üniversitesi’nden Mesut Düzgün, ASO Ankara Model Fabrika Direktörü Ufuk Kaya ve MAKFED Genel Sekreteri Zühtü Bakır birer konuşma yaptı.
Özdebir: Türkiye’nin 225 milyar dolarlık ihracatının yüzde 95’i sanayi ürünüASO Başkanı Nurettin Özdebir yaptığı değerlendirmede, içinde bulunulan dönemin yıkıcı bir rekabet ortamında sürdüğünü belirterek, verimlilik ve etkinliğin en önemli kavramlar olarak öne çıktığını söyledi. Özdebir, “Şu an içinde bulunduğumuz 4’üncü sanayi devrimini yaşıyoruz. Bu değişen dünyada verimlilik ve etkinlik öne çıkacak. Türkiye olarak verimliliğimizi artırmamız lazım. Bu kadar hızlı değişimin yaşandığı süreçte yeşil dönüşüm önümüzdeki günlerde önemli gündem maddelerimizden biri olacak.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin pandemide gücünü gösterdiğini vurgulayan Özdebir, “Türkiye'nin 225 milyar dolarlık ihracatının yüzde 95’i sanayi ürünü. Ülkem adına tüm sanayicilere teşekkür ediyorum.” dedi.
Kırbaş: Avrupa Yeşil Mutabakatı için bu sene eğitim zincirlerimiz olacak
TSE Genel Sekreteri Aykut Kırbaş, TSE olarak ülkenin tek yetkili standardizasyon kuruluşu olduklarını söyleyerek, uygunluk değerlendirme faaliyetinin önemine vurgu yaptı. Kırbaş, “Biz sanayici için varız, toplum için ve tüketiciler için varız. Biz arz eden ile talep eden arasındaki akitleşmenin belgesini üretiyoruz. TSE, ülkemizin tek yetkili standardizasyon kuruluşu. Biz elimizden gelen bütün iyileştirme çalışmalarını hızlandırmaya çalışıyoruz. Yeni bir yapılanmaya gittik. TSE Uygunluk Değerlendirme Faaliyetlerinde elimizden gelen bütün iyileştirme çalışmalarını yapıyoruz. ATP ve ADR için yetkilendirilmiş bir kuruluşuz. Sizlerden gelen geri beslemelerle hizmet kalitemizi iyileştiriyoruz. Avrupa Yeşil Mutabakatı için bu sene eğitim zincirlerimiz olacak." diye konuştu.
Düzgün: Bilgili çalışanlar en büyük kaynaktır
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Mesut Düzgün, Türk mühendislerinin yurtdışında çok fazla kabul ve rağbet gördüğünü belirterek, "Kamu ve üniversiteler arasında iş birliğinin geliştirilmesi için yoğun çalışmalar yapılıyor. Geliştirilecek en küçük bir know-how, firmaları çok yukarılara taşıyabiliyor. Bilgili çalışanlar en büyük kaynaktır. Endüstrilerin, insan kaynağı için üniversitelerle iş birliği içinde bulunması önemli. Geliştirilecek yeni projeler için endüstri-üniversite iş birliğinin geliştirilmesi gerekiyor." dedi.
Kaya: Rekabetin ana unsuru maliyeti düşürmek
ASO Ankara Model Fabrika Direktörü Ufuk Kaya, şu bilgileri verdi: “Toplam 8 bin 700 metrekare kapalı alan, 30 kişilik 6 kursiyer dersliği, 250’şer metrekarelik 9 atölye, 250 kişilik konferans salonu, toplantı salonları, 150 kişilik yemekhane, 4 fuaye ve 1 VIP dinlenme alanı 48 odalı oteli ile katılımcıların konaklamalı eğitim alabildiği ASO 1. OSB ‘ye ait ASOSEM Yerleşkesi bulunuyor.”
Ufuk Kaya, balık yerine balık tutmayı öğrettiklerini aktararak, bunları nasıl yaptıklarını örneklerle anlattı. Kaya, rekabetçi olmanın en önemli yolunun maliyetleri düşürmek olduğunu belirterek, bunun için yaptıkları süreç planlamalarının detaylarını paylaştı. Kaya, "Yalın üretim kurallarını her bir aşamaya göre gerçekleştiriyoruz. Maliyetleri düşürürseniz malınızı dünyanın her yerine satabilirsiniz.” dedi.
Bakır: Türkiye’nin ihracatında 2’nci sırada makine var
MAKFED Genel Sekreteri Zühtü Bakır, dünya ticaretinin 22 trilyon dolar olduğunu, pandemide 17 trilyon dolara düştüğünü, bunun da 2.2 trilyon dolarlık kısmının makine ticareti olduğunu söyledi. Zühtü Bakır, açıklamalarına şöyle devam etti: “Dünyada makine ticaretine yön veren ülkeler aynı zamanda ekonomiye de yön veren ülkeler. İtalya’nın makine dış ticaret fazlası 50 milyar dolar. Bu miktar Türkiye’nin tüm dış ticaret açığını kapatabilir. Türkiye’de 18 bin sanayi işletmesi var. Burada bir konsolidasyona ihtiyaç var. İstanbul, Ankara, Konya, İzmir, Bursa makine ihracatında önde gelen illerimiz. Kapasite kullanım oranımız yüzde 65’e kadar düştü. En çok yukarı çıkabildiğimiz oran ise yüzde 80. Ar-Ge harcamalarında en hızlı büyüyen sektörüz. 1,6 milyar TL Ar-Ge harcaması yaptık. 2020 yılında 60 milyar TL ciro yaptık. Makine sektörünün katma değeri diğer sektörlerin önünde. 21 milyar dolar ihracat ile makine sanayi, otomotivin ardından ikinci sırada. İthalatın ihracatı karşılama oranı yüzde 66’lara kadar geriledi.”
TAİD panelinin konusu "Pandemi Sonrası Sürdürülebilirlik” oldu
TAİD’in panelle katkı verdiği “Ağır Vasıta, Treyler ve Üstyapı Zirvesi” kapsamında yapılan; “Pandemi Sonrası Sürdürülebilirlik”, Şehir içi taşımacılık, lojistik, otobüs gibi farklı sektörlerde ortaya çıkacak risk ve fırsatlar konulu panelin moderatörlüğünü; TAİD Başkanı Ömer A. Bursalıoğlu yaparken, konuşmacılar; Ford Trucks Türkiye Direktörü ve TAİD Başkan Yardımcısı Burak Hoşgören, Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt, Kässbohrer Yönetim Kurulu Üyesi İffet Türken, HAMA Oto Kiralama Genel Müdürü Kenan Çetin ve Otokar İç Pazar Ticari Araçlar satış Direktörü Murat Kemal Tokatlı olarak sıralandı.
Bursalıoğlu: 40-50 yıllık değişimler artık 3-4 yıllık periyotlara sığacak
TAİD Başkanı ve Renault Trucks Türkiye Satış Direktörü Ömer Bursalıoğlu, 1960 yılında ağır ticari araçlarda 60 litreleri bulan yakıt tüketiminin 30 litrelere indiğini ve kamyonların ortalama hızlarının bu süreçte iki katına çıktığını hatırlattı. Ağır ticari araç endüstrisinde Euro normlarının uygulanmaya başlandığı 1990 itibaren farklı emisyon değerlerinin ise yüzde 96 oranında azaldığını kaydeden Bursalıoğlu, ses seviyesinde yaşanan gelişimin ise çok daha büyük olduğuna dikkat çekerek, “1970 yılında bir kamyonun çıkardığı ses seviyesi bugün 32 kamyonun çıkardığı ses seviyesine eşit.” dedi.
Ağır vasıtalardaki emisyon oranlarındaki düşüşe dikkat çekerek emisyon oranlarının yüzde 96 oranında düştüğünü söyleyen Bursalıoğlu, “40-50 yıllık değişimler artık 3-4 yıllık periyotlara sığacak.” dedi. Bursalıoğlu, Avrupa ülkelerinde dönüşüm için teşviklerin başladığını anlatarak panelistlerden konuyla ilgili değerlendirmelerini istedi.
Hoşgören: Pandemi ile iş süreçleri değişti
Ford Trucks Türkiye Direktörü ve TAİD Başkan Yardımcısı Burak Hoşgören, “Hayatımıza pandemi girdi ve sürdürülebilirlikten daha çok söz etmeye başladık. Bütün dinamiklerin birbiriyle nasıl hareket ettiğini, halkaların birbirine bağlı olduğunu gördük ve ekosistemden söz etmeye başladık. Sürdürülebilirlikle birlikte hayatımıza paydaşları, tedarik zinciri, yeşil mutabakat, karbon ayak izi gibi unsurlar girdi. Kısıtlı kaynakların etkin kullanılması ön plana çıktı. Bununla ilgili çalışmalar hızlandı. İnovasyon hayatımıza girdi. Müşterinin işini hızlandırmak için teknolojiyi ve bağlı teknolojileri nasıl geliştirebileceğimiz konuları da gündemimizde yer aldı. Sıfır emisyon, karbon dönüşüm programları, elektrikli araçlar, çevreci yakıtlar, otonom araçlar hayatımızın baş köşesinde yer almaya başladı.” diye konuştu.
Bağlantılı araçlar konusunda da görüşlerini aktaran Hoşgören, “Kimse beklemek istemiyor. Tüm bunların hepsi bağlantılı araçları gündeme getiriyor. Hız o kadar hayatımızın içinde ki son kullanıcı da beklemek istemiyor. İşlerini sürtünmesiz bir şekilde gerçekleştirmek istiyor. Bunun yolu da her hareketi takip etmekten geçiyor. Burada da bağlı araçların sayısını artırmak öne çıkıyor. Şanzımanda bir sorun çıkınca uzaktan yazılım yüklenebiliyor. Bunun bir sonraki aşaması, önceden bozulacak parçayı tahmin edip, en yakın servise müşterimizi yönlendirmek ve aracı hiç bekletmemek. Bu yöndeki talepler de artıyor. Bunun yolu dönüşümden geçiyor. Ekiplerimize eğitimlerimizi buna göre veriyoruz. Çevik çalışma yöntemini hayatımıza dahil ediyoruz. Sektördeki bir çok şey değişiyor ve çalışma yöntemlerimizde de farklılıklara gidiyoruz.” diye konuştu.
Kurt: Karbon nötr hedefimiz var
Mercedes-Benz Türk Kamyon Pazarlama ve Satış Direktörü Alper Kurt, içten yanmalı motorlardan, yeni nesil araçlara geçiş sürecini özetledi. Kurt, “Avrupa’daki Yeşil Mutabakat, Paris İklim Anlaşması kapsamında bizim de ülke olarak karbon nötr hedefimiz var. 2030’a kadar sıfır emisyonlu araçların üretilmesi gündemde.” diyerek, şöyle devam etti:
“Elektrifikasyon ve karbonötr bir dünyaya geçişi sağlamak için seçilmesi gereken çeşitli yollar var. Binek araçlarla ağır ticari araçlar ayrılıyor. Binek araçlarda batarya teknolojisi söz konusu. Ağır ticaride ise belirli kısıtlar var. En önemli unsur menzil. 350 kw batarya ile ortalama 350-400 km menzilden söz ediyoruz. Bu da kısa mesafe ve şehiriçi araçlar için elverişli. Uzun mesafe hidrojenle beslenen yakıt hücresi içeren teknolojilerle 1.000 km ve üzeri menzilden söz etmek mümkün. Örneğin, iki deposu olan bir dizel motorlu çekici ile 4.500 km mesafede olan Edirne-Stutgart arasını kat edebilirsiniz. Hidrojen yakıtlı araçlar söz konusu olduğunda ise ne kadar verimli olursa olsun arada dolum istasyonları gerekiyor. Dolum istasyonları için büyük yatırımların yapılması lazım. Bir yandan da hidrojen yakıt hücresinin daha verimli hale getirilmesi gerekiyor. Bu konuda çalışmalar devam ediyor. Elektrikli araçlar söz konusu olduğunda ise dağıtım kamyonları için şarj istasyonlarının kurulması gerekiyor. Sonuçta bu, adapte olmamız gereken bir süreç.
Yeni nesil yakıtlara geçiş sürecinde sektörü temsil eden derneklere de önemli görevler düşüyor. AB’de geçiş sürecinde önemli teşvikler veriliyor. Türkiye’de ise takvim çok net değil. Bu dönüşümün en verimli biçimde yapılması için bizlere de sorumluluk düştüğü kanaatindeyim. Artık 10 yıllık bir zaman diliminden söz ediyoruz. Kendimizi bu ekosisteme hazırlamak durumundayız.”
Alper Kurt, “Otonom sürüşün beş kademesi var. 5 tamamen otonom. Şu anda ağır vasıta dünyası ortalama, bazı özel teknolojik firmalarının çalışmalarını bir kenara bırakırsak- tüm Avrupalı üreticiler 2 seviyede üretim yapıyorlar. Otonom sürüş konusu gelişmeye devam edecek. Ülke ülke altyapılara göre geçiş takvimi farklı olabilir. Ama bu konuda otonom sürüş seviyesi 3,4,5. Çok başka bir toplam sahip olma maliyetinden söz etmeye başlayacağız.”
Türken: Avrupa’da yük taşımacılığı 2040 yılına kadar yüzde 45 artacak
Kassbohrer Yönetim Kurulu Üyesi İffet Türken, sürdürülebilirliğin dünyada en önemli konu haline geldiğini belirterek, yük taşımacılığının Avrupa'da 2040 yılına kadar yüzde 45 artacağını bunun için adımların şimdiden atılmaya başlandığını anlattı. Yeni araç kombinasyonları ve yeni mevzuatları gerekli kılan gelişmelerin ortaya çıktığını aktaran Türken, “Emisyon şartlarını biz memnuniyetle karşılıyoruz. Ar-Ge’mizi ön plana çıkarıyoruz. Geniş bir inovasyon ekosisteminde müşterilerimizle, tedarikçilerimizle, üniversitelerle iş birliği içinde çalışmalıyız. İntermordal dediğimiz taşımalar ön plana çıkıyor, daha uzun araçlar gelişiyor. Bu gelişmeleri destekliyoruz, akıllı teknolojileri yatırım yapılması gerektiğine inanıyoruz. Avrupa İnovasyon Ödüllerinde 2021 yılında 3 ketegoride ödül kazandık.” diye konuştu.
Tokatlı: Türkiye otobüs üretim pazarı diyorsak, kendini bu alanda geliştirmesi lazım
Otokar İç Pazar Ticari Araçlar Satış Direktörü Murat Kemal Tokatlı, pandemi sürecinden en olumsuz etkilenen segmentin otobüs olduğunu belirterek, “Pandeminin başında herkes evine kapandı. Personel servisi, seyahat kısıtları, turizmdeki daralma nedeniyle otobüs satışları büyük ölçüde azaldı. 2013’te 8 bin adet olan pazar, 2019’da 2 bin seviyesine indi. Hala 2 bin 500 adedi geçemedik.” dedi.
Alternatif yakıtlar konusuna da değinen Tokatlı, “Alternatif yakıtta en hızlı ilerleyen otobüs sektörüdür. Şehiriçi elektrikli, CNG’li, hibrit otobüsler paylarını artırmaya başladı. Maliyetlerden dolayı Türkiye’de henüz tam istenilen seviyede olmasa da Avrupa’da farklı bir tablo var. 27 bin adetlik Avrupa otobüs pazarının önemli bir kısmı alternatif yakıtlı araçlardan oluşuyor. Dolayısıyla Avrupa’da ihaleler elektrikli ve CNG’li araçlara açık. Türkiye otobüs üretim pazarı diyorsak, kendini bu alanda geliştirmesi lazım. Türkiye’de önemli sayıda otobüs üreticisi var. Bu şirketler, Ar-Ge’ye önemli pay ayırıyorlar. Biz de ciromuzun yüzde 8’ini Ar-Ge’ye ayırıyoruz. Ar-Ge ve teknoloji önemli. Teknolojiden geri kalmamak gerekir.” dedi.
Elektrikli araçlarla ilgili gelişmelere de değinen Tokatlı, “Elektrikli otobüslerde iki türlü sistem var: İlk seçenek; aracı gece şarja koyuyorsunuz, gündüz çalışıyor. Ancak menzili kısıtlı en fazla 300 km. Avantajı ise güzergah açısından serbest. Diğer bir sistem duraklara pantograf konuluyor ve araçlar şarj oluyor ama güzergah dışına çıkılamıyor. Avrupa’da şehir içi ulaşımda pantograflı sistem yaygınlaştı.” diye konuştu.
Çetin: 20 senelik bir geçiş süreci var
Hama Oto Kiralama Genel Müdürü Kenan Çetin, şunları söyledi:
“Pandemi bize çok ciddi şeyler öğretti. Dünyanın bir çok ülkesinde bu konular gündeme alınıp konuşuluyor. Hayatımıza, var olmak kelimesinin arkasına, sürdürülebilirlik sözcüğünü yerleştirdik. Dünyanın geleceğine yönelik önlemleri almamız gerektiği ortaya çıktı. Sektörümüz, yeni duruma hızlı reaksiyon gösterdi. Hiçbir şeyi eskisi gibi yapamazsınız. Eskisi gibi yaparsanız da hedeflerinize ulaşamazsınız. Günlük yaşamımızın sağlıklı bir ekosistem ile sürdürülmesi zorunluluğu ortaya çıktı.”
“Gelecekteki yüksek teknolojik araçları kullanmaları konusunda daha ciddi sorunlar çıkabilir. Dolayısıyla devletin de desteği ile sürücülerin gerekli eğitimleri almaları büyük bir ihtiyaç. Burada bir alternatif daha var. Mevcut araçların da hidrojen yakıt hücrelere dönüştürülebileceğini de dikkate almak lazım. Bizim de partnerlik yaptığımız bir firma 140 aracı tamamen elektrikli araçlara çevirdi.” diyen Kenan Çetin, şunları söyledi:
“Sonradan takılmış hidrojen yakıt hücreleriyle mevcut kullandıkları yakıta yakın bir performans yakalamayı hedefliyorlar. Hidrojen hücreli araçların ön palana çıkacağına kesin gözüyle bakıyoruz. Ama her şekilde son kullanıcı bu araçları almak isteyecek. Operasyonel kiralama konusu da burada gündeme geliyor. Kiralamacı olarak bu tür gelişmelerde, her türlü yeni ürünü alıp müşterilerimize sunma hedefimiz var. Bir çok kullanıcı bu tür araçları ne zaman hizmete sokabileceğimizi soruyorlar. Biz bu konuda her zaman bir parçası olmayı arzuluyoruz. Çok iyi niyetle sektör bu değişime kendini adapte olmayı arzu ediyor.”