DHL Express CEO’su Ken Allen, “14 Boeing uçağının satın alınması, kıtalararası filomuzdaki kademeli yenilenmenin bir yansıması. En yüksek yakıt tasarrufuna ve en uzun taşıma menziline sahip bu en güvenilir nakliye tipi uçaklar, daha fazla sayıda pazara direkt uçuşlarla emisyon salınımını düşürme hedeflerimize katkıda bulunacak. DHL lojistik sektöründe bu tip uçakları ilk kez kullanıma sokan şirket olarak, 2009 yılında Boeing tarafından üretilen 3’üncü B777 Freighter uçağını filosunda kullanmaya başlamıştı. Bu nakliye tipi uçağın işletilmesinde sahip olduğumuz kapsamlı deneyim, operasyonel açıdan mantıklı bir seçim yapmış olduğumuzu ortaya koydu” diye konuştu.
14 kıtalararası uçağın yenilenmesi kapasitede bir değişiklik yaratmazken, operasyonel açıdan maliyet, verimlilik ve güvenilirlikte ciddi faydalar sağlıyor. DHL Express geçmişte global ağının işletilmesinde ağırlıklı olarak kiralama yoluna giderken, önümüzdeki dönemde tamamen şirkete ait uçakların satın alınması yolunu izleyecek. Bu stratejik değişiklik DHL Express’in maliyet pozisyonunu daha da iyileştirecek. 2018 yılı için ön ödemeler grubun sermaye giderleri arasına dahil edilmiş durumda.
E-ticaret, uluslararası ekspres taşımacılık kapasitesine talebi artırıyor
Artan uluslararası e-ticaret satışlarının, 2021 yılına kadar yıllık yüzde 19,2 artışla 4,48 trilyon dolara yükselmesi bekleniyor. DHL’in 777 Freighter’lara yaptığı yatırım da, global ekspres kapasitesine olan talepteki artışa bir çözüm niteliği taşıyor. Dünyanın en büyük çift motorlu nakliye uçağı olan Boeing 777 Freighter, 102 tonluk yük ile 4.900 deniz mili (9.070 kilometre) uçabiliyor.
2050’de “0” emisyon hedefine destek
En son teknolojiye sahip yeni uçaklar, karbondioksit salınımlarını yerini alacakları uçaklara kıyasla yüzde 18 azaltacak. Bu da DHL’in iklim koruma programına yönelik 2050 yılında “0” emisyon hedefine ciddi bir katkı sağlayacak.
DHL Express, 220 ülke arasında 600’ü aşkın günlük uçuşta 17 ortak hava yolu ile 260’ın üzerinde uçak işletiyor.