Türkiye, Mayıs ayında Opel’in en büyük ikinci pazarı oldu Türkiye, Mayıs ayında Opel’in en büyük ikinci pazarı oldu
Sektörünün satış sonrası ürün ve hizmetler konusunda en verimli organizasyonu olan 10. Aftermarket Konferansı’nda otomotiv endüstrisindeki güncel uygulamalar, fırsatlar, yaşanan sorunlar, global ve ulusal çapta ele alındı. Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Başkanı Alper Kanca, yaptığı konuşmada 430’u aşkın üyesi bulunan TAYSAD’ın yaklaşık 25 milyar dolar iç hacim, 11 milyar dolar ihracat ve 200 binin üzerinde istihdamla ekonomiye önemli katkılarda bulunduğunu vurguladı. Dünyada aftermarket pazarının 2030 yılına kadar yüzde 3 büyüme göstererek 1.3 trilyon dolara ulaşacağına dikkat çeken Kanca, “Bu alanda Çin’in yüzde 8 büyüme ile zirvede yer alması beklenmektedir. Büyük bir bakım ve onarım ve yedek parça potansiyelini barındırmakta olan ülkemiz ise, tedarik sanayisi alanındaki güçlü yapısıyla otomotiv endüstrisinin geleceğine ayak uydurmalıdır.” dedi. Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD), Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB) ve Otomotiv Satış Sonrası Ürün ve Hizmetleri Derneği (OSS) tarafından ortaklaşa düzenlenen Aftermarket Konferansı, bu yıl 10’uncu kez gerçekleşti. Sektörün önde gelen paydaşlarının katılımcı ve konuşmacı olarak yer aldığı 10. Aftermarket Konferansı’nda, “Ana Sanayi OES Stratejileri”, “Dağıtıcı ve Distribütörlerin Dönüşüm Stratejileri ve Geleceğin Ekosistemi” konularında paneller düzenlendi. Yerli ve yabancı sektör temsilcilerinin, dünyada otomotiv endüstrisinin geleceğine dair önemli açıklamalar yaptığı konferansta ayrıca sektöre yönelik tespit ve öngörüler konuşuldu. Türkiye’de 23 milyon araç yolarda! TAYSAD’ın 430’u aşkın üyesi, yaklaşık 25 milyar dolar iç hacmi, 11 milyar dolar ihracat ve 200 binin üzerinde istihdam ile Türkiye ekonomisine önemli katkılarda bulunduğunu belirten TAYSAD Başkanı Alper Kanca, “Mart 2019 sonu itibariyle toplam araç parkımız 23 milyon adete ulaşmış durumda. Üstelik bu araçların %54,2’sini otomobiller oluşturuyor. 2018 itibariyle dünyada 1.000 kişiye ortalama 223 otomobil düşerken, bu rakam ABD’de 950, İtalya’da 756 ve İngiltere’de 643’e ulaşmış durumda. Bu sıralamada ülkemiz ise 212 otomobil ile 223 olan dünya ortalamasına yakın seyretse de, potansiyelinin gerisinde kalıyor” bilgisini verdi. “Türkiye, 1.3 trilyon dolara ulaşacak pazarı yakından takip etmeli” Bugün yaklaşık yüzde 40 seviyesinde olan elektronik aksam kullanımının, 2030’larda yüzde 50’nin de üzerinde seyredeceğini belirten Alper Kanca, küresel otomotiv aftermarket pazarının 2030 yılına kadar yüzde 3 büyüyerek 1.3 trilyon dolara ulaşacağının altını çizerek “Bu alanda Çin’in yüzde 8 büyüme ile zirvede yer alması bekleniyor. Özellikle Asya’nın, Çin de dahil olmak üzere küresel otomotiv satış sonrası pazar payını 2030’un başından itibaren 3’te 1’den fazla oranda arttırması öngörülüyor. Büyük bir bakım, onarım ve yedek parça potansiyelini barındırmakta olan ülkemiz ise, tedarik sanayisi alanındaki güçlü yapısıyla otomotiv endüstrisinin geleceğine ayak uydurmalıdır” dedi. “Yıl sonu ihracat hedefimiz 32 milyar dolar” OİB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Güven Özyurt ise  Türkiye otomotiv sanayisinin 13 yıl üst üste ihracat şampiyonu olduğunu, Avrupa’da üçüncü büyük ticari araç üreticisi, dünyanın 15 ve yine Avrupa’nın da 5. büyük motorlu araç üreticisi olduğunu ifade etti. Özyurt sözlerine devam ederek; “Sektörümüz, 2018 yılında bir önceki seneye göre yüzde 11 artışla 31,6 milyar dolar ihracat rakamına ulaştı. 2019 yılı ihracat hedefini de 32 milyar dolar olarak belirledik. Sektörümüzde 100 yılda yaşanan değişimin bugün 10-15 yılda yaşandığını görebiliyoruz. Mekanik teknoloji gelişiminin yerini giderek bilişim ve yazılım teknolojileri alıyor. Günümüzde, otomotiv endüstrisi dijital dönüşümün öncü uygulayıcılarından. OEM’lerin endüstri içerisindeki bu dönüşümün itici gücü olacağı açık. Tedarikçi firmalarımız açısından kaliteli üretimin devamlılığı ve rekabetçiliklerini korumak için Endüstri 4.0’a uyum sağlanması önem kazanıyor. Tedarikçi firmalarımızın gelecekte ayakta kalabilmek için kaliteli, ekonomik, hafif, sürdürülebilir-çevreci ürünler üretmeleri de gereklilik arz ediyor. Bunun yegane yolu da dünyadaki gelişmeler doğrultusunda atılım yapabilmek” dedi. “Satış sonrasındaki risklerden orta vadede Türkiye de etkilenecek” OSS Başkanı Rıza Şahin de konuşmasında dijitalleşmeye vurgu yaparak, “Sektörümüzün kaderini belirleyecek başlıklardan bir diğeri de hiç şüphesiz dijital dönüşüm. Araştırmalara göre otomotiv sektöründe yazılım, elektronik ve veri odaklı hizmetler 2025 yılına kadar Avrupa'da pazarın dörtte birini oluşturur hale gelecek. FIA’nın konuyla ilgili önemli bir raporu var. Araç üreticileri tarafından desteklenen mevcut kapalı veri erişim modellerinin uzun vadeli ekonomik sonuçlarının değerlendirildiği raporda, belirtilen modellerin bağımsız satış sonrası servis sağlayıcıların üzerinde olumsuz etkilerinin olacağı öngörülürken, araç üreticilerinin satış sonrası pazara daha fazla dahil olmasının yolu açılmış olacak. Ve tabi bunun bir de ekonomik sonucu olacak; 2030 yılına kadar, Avrupa'daki bağımsız otomotiv satış sonrası oyuncuları için 33 milyar Euro’luk zarara, araç sahibi sürücüler için ise 32 milyar Euro ek maliyete neden olacağı öngörülüyor. Bundan Türkiye olarak orta vadede biz de etkileneceğiz. Bu tehlike ülkemize gelmeden önce, yasa yapıcıları konu üzerinde beraber çalışmaya davet ediyoruz” açıklamasında bulundu. LMC Otomotiv Direktörü Jonathan Poskitt ise Avrupa otomotiv sektörünün güncel rakamlarına değinerek Avrupa pazarı beklentilerini paylaştı. Konuşmasında SUV pazarındaki artışa dikkat çeken Poskitt, “Avrupa’da SUV modellere olan talep her geçen yıl artıyor. Öyle ki kısa süre içerisinde SUV’ların; Sedan, HB ve StationWagon modellerini pazar payı bakımından geride bırakmasını öngörmekteyiz. Ayrıca SUV modellerde elektrikli dönüşüm hızla devam ediyor. 2015 yılında yalnızca yüzde 1’i elektrikli olan SUV modellerinin, 2025 yılında yüzde 35’e yükselmesini bekliyoruz” diye konuştu.

Editör: TE Bilisim