Avrasya bölgesinin tek ve dünyanın en büyük üç demiryolu fuarından biri olan Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik Fuarı – Eurasia Rail, 9'uncu kez açıldı. TÜYAP Fuar & Kongre Merkezi İstanbul’da kapılarını açan Eurasia Rail, 25-27 Kasım tarihleri arasında 3 gün ziyaretçilerini kabul edecek. Katılımcı ve ziyaretçilerin dışında fuar zengin etkinlik programı ile önemli konuk ve konuşmacıları ağırlıyor.
Dünya’nın önemli fuarları arasında yerini alan ve HYVE Fuarcılık tarafından gerçekleştirilen Eurasia Rail’de 3 gün boyunca yerli ve yabancı binlerce ziyaretçinin fuarı ziyaret etmesi bekleniyor. Fuarda 17 ülkeden 150 nin üzerinde yerli ve yabancı davetli satın almacı yüzlerce katılımcı ile buluşarak yeni işbirliklerine imza atacak.
3 gün boyunca fuarla eş zamanlı olarak gerçekleşecek etkinlik programı kapsamında bu sene Eurasia Rail, T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, TCDD ve TCDD Taşımacılık’ın ana desteği ve Metro İstanbul’un sponsorluğunda bölgedeki raylı sistemler sektörünün en önemli aktörlerini bir araya getirecek. Gerçekleşecek olan kapsamlı konferans ve seminer programında ziyaretçiler ve katılımcılar, demiryolu taşımacılığına yönelik son gelişmelerin, yeniliklerin ve teknolojilerin yanı sıra sektörde karşılaşılan zorluklar ve bunlara yönelik olası çözümler hakkında bilgi sahibi olacaklar.
Eurasia Rail’in açılış törenine T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu ve TCDD Genel Müdürü Metin Akbaş başta olmak üzere, devlet yetkilileri, ülke temsilcileri ve sektörün önde gelen isimleri katıldı.
Ulaşım ve iletişim alanında gerçekleştirilen yatırımlarla çehresi aydınlanan Türkiye’nin gelecek vizyonunu, 19 senedir, dünyanın nabzını tutarak, teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek şekillendirdiklerini belirten T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Sn. Adil Karaismailoğlu, “Bu vizyonun, ilk gününden beri, kamu dışındaki ilgili tüm otoritelerin de katkılarını alarak çizdiğini vurguladı. Karaismailoğlu şöyle devam etti:
“Özel sektörün de özellikle fuarlar aracılığıyla tüm taraflara çok önemli iş birliği fırsatları sağladığına, yerli ve millî ürünlerin ihracatına katkı sağladığına şahit oluyoruz. Bu gibi organizasyonlara gösterilen ilgi, aslında Türkiye’nin demiryollarında kat ettiği mesafenin de bir göstergesidir. Asya ve Avrupa arasında köprü görevi gören ülkemizin coğrafi konumunun sağladığı fırsatların ekonomik ve ticari avantajlara dönüşebilmesi için demiryollarında yeni bir atılım başlattık. Demiryolu hatlarımızın limanlara, havaalanlarına, lojistik merkezlere bağlantısını sağlayarak demiryollarımızı kombine taşımacılığa uygun yeni bir anlayışla ele aldık. Projelerimizle sadece doğu-batı hattında değil, kuzey-güney kıyılarımız arasında da demiryolu ulaşımını ekonomiye katkı sağlar hâle getirmeyi planladık. Son 19 yılda demiryollarına adeta bir aslan payını vererek 222 milyar lira yatırım yaptık.”
“Ulusal Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı Da Yayınladık”
Türkiye’nin sadece 4 saatlik uçuş süresiyle, 1 milyar 650 milyon insanın yaşadığı, 38 trilyon dolar Gayri Safi Milli Hasıla’ya sahip ve 7 trilyon 45 milyar dolar ticaret hacmi bulunan 67 ülkenin de merkezi konumunda olduğunu vurgulayan Karaismailoğlu, “Bu stratejik konumumuzun bize yüklediği misyon ile ülkemizi; demiryolu başta olmak üzere tüm ulaşım modlarında bölgesel kesişme ve hub noktası hâline getiriyoruz. Hedeflerimize ulaşmak adına attığımız adımlarda dijitalleşme, çevre, sürdürülebilirlik, karbonsuzlaşma kavramlarını odağımıza alıyoruz. Bu doğrultuda Avrupa'yı 2050 yılında iklim-nötr ilk kıta hâline getirmeyi hedefleyen Yeşil Mutabakat’a yönelik Ulusal Yeşil Mutabakat Eylem Planı’nı da yayınladık. Eylem planı çerçevesinde, sürdürülebilir ve akıllı taşımacılık, yeşil denizcilik ve yeşil liman uygulamaları, demir yolu taşımacılığının geliştirilmesini hedefliyoruz” ifadelerini kullandı.
“2003 yılından bu yana 2 bin 115 KM yeni hat yaptık”
2035 yılına kadar, demiryolundan kaynaklı emisyonları, 1990 yılına göre en az yüzde 75 oranında azaltmanın da en önemli gündem maddeleri arasında olduğunu söyleyen Karaismailoğlu, “2003 sonrasında bin 213 km’si YHT olmak üzere, toplam 2 bin 115 km yeni hat yaptık. Demiryolu ağımızı 12 bin 803 kilometreye ulaştırdık. 50 yıldır el değmeyen demiryollarının tamamını elden geçirdik ve yeniledik. Demiryolunda verimliliği ve güvenliği artırmak üzere sinyalli hatlarımızı yüzde 172; elektrikli hatlarımızı ise yüzde 180 artırdık. 2003 yılında demiryollarının yüzde 33 olan yatırım payını yüzde 48’e çıkardık. Tabii bununla da yetinmeyecek, demiryolu yatırım payını 2023 yılında yüzde 63,4’e yükselteceğiz” diye konuştu.
Türkiye’nin 2003 yılından bu yana demiryolu sektöründe önemli atılımlar gerçekleştirdiğine dikkat çeken TCDD Genel Müdürü Metin Akbaş, “Yüksek Hızlı Tren hatlarıyla ilk kez 2009 yılında tanışan TCDD bu teknolojiyi kullanan Avrupa’da 6. Dünyada 8. Ülke olmuştur. Asrın projesi Marmaray ile Asya ve Avrupa’yı kesintisiz şekilde denizin altından birbirine bağlayarak dünya ticaretinin kalbinde yer almıştır. Bugün TCDD olarak 1213 kilometresi YHT hattı olmak üzere 12.833 Demiryolu hat uzunluğuna ulaşmış bulunuyoruz. Sinyalli hatlarımızı arttırarak yol emniyet ve kapasitelerimizi arttırıyoruz. Hatlarımızı elektrikli hale getirerek karbon ayak izimizi küçültüyoruz.” dedi.
Yeşil enerji çalışmalarından bahseden “İzmir Ankara hızlı tren projesinde 13,77 metre çapında 3.047 metre uzunluğundaki eşme tünelini 6 ay gibi rekor sürede açarken diğer yandan güneş santralleri kurarken yeşil enerji çalışmalarımıza hız veriyoruz. İlki Polatlı’da olmak üzere yurdumuzun güzel beldelerinde geleceğimiz için ekolojik köprüler inşa ediyoruz. Çevre ve doğal hayat için de çalışıyoruz.” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Yerli ve milli teknoloji alanında milli sinyalizasyon sistemi mantarı sertleştirilmiş ray gibi sistemleri hayata geçirdik. Demiryolu teknolojileri alanında ülkemizin öncü olması için TUBİTAK ile raylı ulaşım teknolojileri enstitüsünü kurduk. Başta otomatik tren muayene istasyonu ve ölçüm treni olmak üzere ihtiyacımız olan ekipmanların yerli ve milli imkanlarla üretilmesini hedefliyoruz.”
Son olarak EurasiaRail ile ilgili düşüncelerini paylaşan Akbaş, “Sektörümüzün aktörlerinin daha fazla bir araya gelmesi ve daha yüksek etkileşim içinde olunması demiryollarının gelişmesi açısından elzemdir. Bu nedenle EurasiaRail 2021 fuarı kapsamında sizlerle birlikte olmaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederken fuarı düzenleyen Hyve Group’a teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Açılış töreninde düşüncelerini dile getiren Hyve Group Bölge Direktörü Kemal Ülgen, “Geride bıraktığımız dönemde yaşanılan küresel salgının etkilerinden yavaş yavaş kurtulmaya başladık. Hyve Group ailesi olarak; hayatımızın bir gerçeği haline gelen pandemi koşullarına en hızlı ayak uyduran kuruluşların başında gelmenin, bu süreçte gerçekleştirdiğimiz fuarlarda yakaladığımız başarının ve ülke ekonomisine yaptığımız önemli katkının gururunu yaşıyoruz. Pandemi süresince fuarlarımızda yeni iş modelleri geliştirmeye devam ettik. Geleneksel fuarcılığı bu süre zarfında online’a da taşıyarak “yeni nesil fuarcılık” anlayışını ülkemizde başarılı bir şekilde yürütmeye devam ediyoruz.
Türkiye’nin demiryolu sektöründe yaptığı yatırımlardan bahseden Ülgen, “Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığımızın açıkladığı üzere ülkemiz, konumu bakımından demiryolu sektöründe adeta bir merkez olma özelliğine sahip ve yapılan yatırımlar sonucunda sürekli yükselen rakamlarla da bunu takip edebiliyoruz. Ülkemizde, 20 yıla yakın bir sürede demiryolu sektörüne 171,6 milyar lira yatırım yapıldığını görüyoruz. TCDD, 2020 yılında yurtiçi 26,5 milyon ton, yurtdışı 3,4 milyon ton olmak üzere toplamda 29,9 milyon ton yük taşıması ile tüm zamanların en iyi taşıma rakamlarına ulaştı. Bu çerçevede, Türkiye’nin son yıllarda demiryolu ve raylı sistemlerde gerçekleştirdiği devrim niteliğindeki atılımları burada, dünyaya güçlü bir biçimde sergileyecek ve destek olacağız.” dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Avrasya bölgesinin tek ve dünyanın en büyük üç demiryolu fuarından biri olan 9. Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler ve Lojistik Fuarı - Eurasıa Rail, kamu ve özel sektörün en çok kullanılan ürünlerine yer veren, Türkiye’deki demir yolu ve hafif raylı sistemler sektörüne yönelik en önemli fuardır. Sektördeki alıcıların ve karar vericilerin uluslararası buluşma platformu olan fuar, oldukça kazançlı olan demiryolu sektörüne giriş için en kısa yoldur. Bunlarla birlikte, düzenlediğimiz bütün fuarlarda uluslararası profesyonel ziyaretçi ağırlama kapsamında çok önemli çalışmalar gerçekleştirdik. Yeni iş ve iş birliği fırsatları yaratılması amacıyla organize ettiğimiz “Yurt Dışı Alım Heyeti Programımız” çok verimli sonuçlar verdi, vermeye de devam ediyor. Düzenlediğimiz bir önceki Eurasıa Rail’de 18 ülkeden 229 firmayı, 53 ülkeden gelen 12.322 profesyonel ziyaretçiyle buluşturduk. Bu yıl da önümüzdeki 3 gün boyunca, yaklaşık 15 farklı ülkeden gelen yabancı davetli satın almacıyı yüzlerce katılımcı firma ve binlerce profesyonel ziyaretçiyle buluşturarak yepyeni iş ve iş birliklerinin gerçekleşmesi için olanak sağlayacağız. Fuarla birlikte eş zamanlı olarak gerçekleştireceğimiz etkinlik programımızda birbirinden önemli panel, konferans ve seminerlerle, 50’ye yakın alanında uzman, değerli konuşmacı, bilgi ve deneyimlerini siz değerli sektör profesyonelleriyle paylaşacak.”
Açılış töreni sonrasında günün ilk oturumu T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı iş birliğiyle “Mobilitenin Geleceği: Çevreci ve Verimli Hareketlilik” temalı konferans oldu. “Mobilitenin Geleceği: Çevreci ve Verimli Hareketlilik” paneli İletişim Uzmanı ve Yazar Ali Saydam tarafından yapıldı. Panelde yerel yönetimleri destekleyen kamu yatırımlarından demiryolu sektöründe enerji verimliliği ve tasarrufuna, yeşil ve çevreci demiryolu taşımacılığından Covid-19 sonrası dönüşen sektöre kadar birçok konu konuşuldu. T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Strateji Geliştirme Başkanı Dr. Yunus Emre Ayözen konuşması sırasında: T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı olarak özelikle son iki yıldır Ulaştırma ve Altyapı Politikası üzerine bir planlama inşa edilmeye çalışıldığını belirten Ayözen, “Türkiye, 4 saatlik bir uçuş mesafesi ile 7 trilyon doları aşan bir ticareti hacminin merkezinde yer alıyor. Bu ticari hacimde en fazla payı alabilecek ülke konumundayız. Bunun için de ulaştırma ve altyapı sistemi güçlü bir şekilde kurgulanmalı. Bu kurgulama için de verimli, veriler ışığında bir ana plan kurgulanıyor. Ulaştırma Lojistik Master Planı çerçevesinde tüm projeleri Ulaşım Talep Tamim projesi çerçevesinde ortaya çıkarıyoruz.” dedi.
İnsan, yük ve data taşımacılığı yapan Bakanlığın, bu adımların en verimli ve en ekonomik biçimde yapılmasını sağlayacak yatırımlar yaptıklarının altını çizen Ayözen, şöyle devam etti:
“Bugüne kadar Türkiye’de bir altyapı açığı vardı. 2003 yılı için verilere bakıldığında bu açığın hızlıca kapanması gerektiğini ortaya koyuluyordu. Optimum karayolu ağı, maksimum ulaşım yaklaşımı ile ilerleyerek özellikle karayolu yatırımlarını ciddi bir pay ayrıldı. Artık karayolu ağı ile kalitesi ve konforu belli bir ölçeğe ulaştırıldı. Çevresel etkiler, emisyon ve kaza oranlarında ciddi bir düşüş gerçekleştirildi.”
Yerli üretimin desteklendiği demiryolu sektörünün Bakanlığın bütçesinden aslan payını almaya başladığının altını çizen Ayözen, 2023’te Bakanlığın genel bütçesinde demiryolunun payının yüzde 60’lara çıkarılmasının hedeflendiğini vurguladı.
Panelistlerden İstanbul Ticaret Üniversitesi Ulaştırma Sistemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı ise “Çin’den Avrupa’ya 700 milyar dolarlık bir ihracat yapılmaktadır. Türkiye’nin coğrafi konumuna bakınca, çok önemli noktada yer alıyor. 2017’de açılan Marmaray, Bakü-Tiflis Kars demiryolu hattı sayesinde Çin ile Londra’yı birbirine bağlayan bir orta kuşak oluştu. Bu kuşak süre, maliyet ve demiryolu ile taşıma açısından önemli avantajlar oluşturdu. Ulaşım altyapılarının zenginleştirilmesiyle, 700 milyar dolarlık ihracat hacminden yararlanması açısından daha büyük bir avantaj sağlayacak.” ifadelerini kullandı.
Ülkemizde 2000’li yıllarda ciddi altyapı hamlesi yapıldığına dikkat çeken ASELSAN Genel Müdür Yardımcısı ve UGES Sektör Başkanı Dr. İbrahim Bekar “Ülkemizde 90’lı yıllardan sonra özellikle 2000’li yıllarda ciddi bir altyapı hamlesi yapıldı. Türkiye 3.0 olarak altyapısı hazırlandı. Ekonomiyi ateşlemek için ana adımlarından birisiydi. Yollarımız üzerinde giden arabalar ve uçaklar yerli araçlar değil, teknolojileri de yerli değildi. Savunma sanayisi için de durum böyleydi. Tüm bu altyapının faydaya dönüşebilmesi için üzerinde işleyen teknolojinin de bize ait olması gerekiyor. Milli teknoloji hamlesi ile Türkiye’de endüstriyi tetikleyecek teknolojileri nasıl yerlileştirebiliriz, millileştirebiliriz onu düşünüyoruz. Aslında Cumhurbaşkanımızın çok uzun zamandır dile getirdiği yerli platformlar çok önemli. Çünkü normalde teknolojik gösteriler yapabilmeniz için platformunuz olmalıdır.” diyerek düşüncelerini aktardı.
Fuar, Dünya Sağlık Örgütü ve T.C. Sağlık Bakanlığı’nın geliştirdiği uygulamaların oluşumunda katkı sunduğu Safe & Secure Standartları ile tüm sağlık tedbirleri kapsamında gerçekleştiriliyor.