Bir süredir satışıyla da gündemde olan U.N. RO-RO'nun CEO’su Sedat Gümüşoğlu, güneydeki nakliyecileri büyük sıkıntıya sokan İskenderun-Mısır hattının durması sorununun en geç iki hafta içinde çözüleceğini söyledi. Gümüşoğlu, yaşanan süreci şöyle anlattı: “Suriye sınırında bir kapanma söz konusu olduktan sonra; Arabistan ve Ürdün’e giden araçlar gidemez oldu. Ekonomi Bakanlığı, RO-RO operatörleriyle toplantılar yaptı ve bir teşvik programı ortaya koydu. Bir şirket bir sefer başlattı. Ancak faaliyetlerini sürdüremedi. Daha sonra başka şirketler de bu hatta girdi. Yine sorunlar çıktı. Hatta UND, orada rehin kalan şoförleri kurtardı. Ciddi anlamda bir kriz oldu. O dönemde biz UND ile çok yapıcı görüşmeler yaptık. Bakanlık nezdinde de girişimde bulunduk. Biz, bu bölgenin en önemli şirketlerinden biriyiz. Ülkenin, sorunu varsa biz de varız dedik. Gerçekten de hiçbir kar amacı gütmeden Makrani şirketi Kızıldeniz geçişini, biz de İskenderun-Mısır ayağını gerçekleştirdik. Bir yılı aşkın bir süredir hiçbir sorun çıkmadan işletiyoruz. Biz bu hatta başladıktan iki ay sonra devlet, teşviği de kaldırdı. Böylece, kamu kaynakları kullanılmadan hem de aynı navlunla devam ettik.” Bu sene içerisinde Hayfa’ya uğrak yaparak Hayfa üzerinden Ürdün yüklerinine de çözüm bulduklarını söyleyen Gümüşoğlu, şöyle devam etti: “Ancak, Kızıldeniz geçişini yapan operatör Makrani, hattı uzun süredir kar amacıyla işletmediği için şikayetleri vardı. Bunun yanı sıra Mısır’daki limanda sorun çıktı. Limanı değiştirmek için Mısır’dan izin istedi, seçim süreci nedeniyle bu girişim de sonuçsuz kaldı. Dolayısıyla biz, Kızıldeniz geçişi için Makrani’nin yerine bir operatör arıyoruz. Çeşitli seçenekler var. İlki; bölgedeki nakliyecilerin oradaki RO-RO operatörleriyle görüşüp sabit bir frekans ve fiyat almaya çalışıyorlar. Bunu yaparlarsa yine Türkiye-Mısır ayağını biz yaparız, Kızıldeniz’e ulaşmak için araçlar konvoyla geçerler ve oradan da yollarına devam ederler. İkinci alternatif ise bazı acenteler 4 bin dolar navlun olması koşuluyla Kızıldeniz geçişini gerçekleştirmeleri durumu var. Bu seçeneklerden birini en geç önümüzdeki hafta harekete geçireceğiz. Bize, “Biz Kızıldeniz geçişini sağlarız” denildiği an gemimizi kaldırırız. Gemimiz sefere hazır bekliyor.” Gümüşoğlu, “Hat ile ilgili kamu desteğinin kalkması sıkıntı yarattı mı?” sorumuzu şöyle yanıtladı: “Bu hattın, kamu kaynağı olmadan verimlilik esasına göre, maliyet artı kar kapsamında yatırımcıların serbestçe hizmet verebilmesi lazım. Şu an da olan bu. Burada ana konu fiyat arttırmak değil. Temel sorun, limanla ilgili çıkan sıkıntı nedeniyle Kızıldeniz geçişinin sağlanamamasıdır.”
Kızıldeniz geçişini yapan operatör Makrani, hattı uzun süredir kar amacıyla işletmediği için şikayetleri vardı. Bunun yanı sıra Mısır’daki limanda sorun çıktı. Limanı değiştirmek için Mısır’dan izin istedi, seçim süreci nedeniyle bu girişim de sonuçsuz kaldı. Dolayısıyla biz, Kızıldeniz geçişi için Makrani’nin yerine bir operatör arıyoruz. Çeşitli seçenekler var.
Sedat Bey, ilk çeyrek sonlandı ve ilk yarı yıl da sonlanmak üzere, yönettiğiniz şirketin karnesi hakkında bilgi verebilir misiniz, bir önceki yılın aynı dönemiyle karşılaştırarak?
Geçen yılın ilk çeyreğine göre, Türkiye’den RO-RO ile gidilebilen ülkelere göre, yapılan ‘kamyon’ taşımalarında yüzde 4 civarında bir artış var. Bu fena değil. Mayıs 2014’te ise Avrupa’ya yönelik ihracatta bir artış söz konusu. Kısa bir zaman öncesine göre düşüş söz konusu olduğu düşünülünce, bu umut verici bir gelişmedir. Yüzde 4 elbette yeterli değil ama umut vericidir. Bizim bu yılki taşıma rakamlarımız, geçen yılın aynı dönemine göre yüksek artış düzeyindedir. Mevcut müşterilerimiz işlerini ciddi anlamda arttırıyorlar. Ayrıca şubat ayında Bulgaristan’la ilgili bir kriz çıktı. O sırada biz ek seferler koyduk ve talebi de karşıladık, “İyi ki de var RO-RO” durumu oldu. 2007 öncesi ful çalışıyor olsak, buna bir çözüm bulamazdık. Ama bugün U.N. RO-RO, yüzde 30 oranında fazla taşıma kapasiteye sahip. Krizin ilacı RO-RO, her daim olası krizlere karşı, sorunu çözmek için yatırımcı olarak bekliyoruz. Herhangi bir kriz anında haftada 2-3 sefer koyarak 650 aracı fazladan götürebiliriz. Bu da bir potansiyeldir. Dolayısıyla ilk çeyreğimiz iyi geçti. İkinci çeyreğe gelince; nisan biraz özellikle İtalya’ya yönelik belgelerin erken bitmesiyle ilgili bir sıkıntı yaşandı ama Mayıs’tan itibaren rakamlardan memnunuz. Haziran da iyi açıldı. İnşallah böyle devam eder.
Mersin hattının gelişiminden memnun musunuz?
Bu hat 5 yılını doldurdu. Gidişteki doluluk oranları düşük. Hala 240 treyler kapasiteli gemiler 170 araç doluluklarıyla gidiyor. Bir sene denedik, kapattık yaklaşımında değiliz. Sürdürülemez zararlar olmadığı sürece hattı devam ettiriyoruz. Türkiye’nin o bölgesinin çok gelişeceğine inanıyoruz. Trieste’den Mersin’e dönüşteki doluluk oranlarımız iyi durumda. Çünkü transit ticaret gelişiyor. İran ve Irak’a giden yükler var. Onlar için bu hat çok verimli. Ayrıca o bölge ihracatçısına çok büyük bir avantaj getiriyor.
Köstence’ye bir yıl çalıştık. Kriz çıkınca, Bakanlıkla tekrar görüştük. Kar gözetmeksizin yine gireriz dedik. Yeter ki zarar etmeyelim, kamunun sorunu çözülsün yaklaşımı sergiledik. Romanya ile yapılan KUK toplantısında başka sorunlar olduğu görüldü. Romanya da kendi ülkesi üzerinden bir transit ticaretin gerçekleşmesini, binlerce treylerin geçmesini tercih etmiyor.
Romanya hattından çıktınız. Bu konuda hala talepler var. Durum nedir?
Biliyorsunuz, Köstence’ye bir yıl çalıştık. Kriz çıkınca, Bakanlıkla tekrar görüştük. Kar gözetmeksizin yine gireriz dedik. Yeter ki zarar etmeyelim, kamunun sorunu çözülsün yaklaşımı sergiledik. Romanya ile yapılan KUK toplantısında başka sorunlar olduğu görüldü. Romanya da kendi ülkesi üzerinden bir transit ticaretin gerçekleşmesini, binlerce treylerin geçmesini tercih etmiyor. Türkiye ile Romanya arasındaki ticaret bu hattı beslemeye yetmiyor. Bulgaristan üzerinden Avrupa’ya ulaşamayan araçların buradan geçmesi lazım. Bunun için de Romanya’nın transit geçiş kotalarını arttırması lazım. Hiçbir ülke, kendi üzerinden binlerce treylerin serbestçe geçmesine razı gelmiyor. Biz de RO-RO olarak devreye girip, bunları çözmeye çalışıyoruz. Aslolan her yerden trafiğin serbest olması. Daha sonrasında ise maliyet, hız, kalite avantajına göre insanlar tercihlerini yapmalı. Her yer eşit açıklıkta olmalı ve insanlar da kendileri için hangisi uygunsa tercihlerini ona göre yapmalılar. Çözümüyle ilgili farklı yaklaşımlar var. Bir görüşe göre; ‘tamamını çözersek çözelim, yoksa hiçbir şekilde müzakere etmiyoruz’, bizim yaklaşımımız ise her sene aşama kaydederek sorunu çözmek. Yani toptancı bir çözüm olmayabilir. Biz hep ilerlemeden yanayız. Başka bir görüş de ‘ya hepsini vereceksin ya da ben protesto ediyorumdur. Bu da bir yöntemdir. Önemli olan sonuç almaktır. Bizim yaklaşımımız, adım adım sorunu çözmektir. Yeri gelir 3 adım, 5 adım atarız. Ancak yukarıya sıçrayacağım diyene de saygı duyarız.
Yönetimi devraldığınızdan bu yana yaptığınız çalışmalar, değişikliklerden ve çalışmalardan sözeder misiniz?
2011 yılında başlattığımız online rezervasyon sistemi oturdu. Aynı şekilde T1’lerle ilgili ofisler açtık. Liman içerisinde işlemler çok kolay halledilebiliyor. Sabit bir navlun garantisi verdik. Gemileri izleyebilecek bir sistem kurduk. Toplu biletler ve nakit indirimlerle ilgili ciddi değişiklikler yaptık. 2007’de şirket, sadece İstanbul-Trieste arasındaki hat işletiyordu. 2009’da Mersin hattını, 2010’da Fransa hattını, 2011’de Köstence hattını ve 2013 yılında ise Mısır hattını açtık. Bugün bir network haline dönüştü. Önceden sadece RO-LA hattı vardı. Şimdi ISU trenimiz var. Nakliyeciler, herhangi başka bir yatırım yapmadan tenteli yarı römorkları Pendik’te gemiye yükleyip, Wels’de aracını alıp Türk çekicisiyle istediği yere sefer yapabileceği bir sistem var. Bu tren 3 seferle başlamıştı şimdi 4’e çıkıyoruz.
GEMİLERİMİZİN KAPASİTESİNİ ARTTIRACAĞIZ
2009 yılından bu yana intermodal taşımacılığı geliştirdik. Bu sisteme Ekol Lojistik’le başlamıştık. Mars başladı, Intercombi de bu sistemi kullanmaya başladı. Yapamayan küçük nakliyeciler için kendimiz ISU trenlerini koyuyoruz ve bunları gemiye bağlıyoruz. Trieste Terminali’ni satın aldık. 10 milyon Avro’ya yakın yatırım yapıyoruz. Avrupa’nın en önemli terminallerinden biri olacak. Bütün yarı römorklar gemiden indiği gibi Avrupa’nın her yerine dağıtılacak. Şoförler Avusturya sınırında bekleyecek, yarı römorkları çekiciyle alıp gidecekler. Elimizdeki 12 gemiyi, istenilen ölçekte istediğimiz yerde kullanabilme esnekliğine sahibiz. Yine bu yıl içinde likit konteynerlerle başladığımız ve 45’lik konteynerlerle çift hat taşıma yapabildiğimiz sisteme başladık. Buna ciddi bir talep var. Likit konteynerler bizim gemilerimizle gidip-geliyor. Dolayısıyla 2008 yılından bu yana ciddi anlamda değişiklikler oldu. Bu sayede nakliyeciler müşterisine sadece yarı römork dışında da önerilerde bulunabiliyor. Ayrıca tekerlekli araç (otomotiv ürünleri) taşımalarında ciddi navlunlara ulaştık. Otuz kilometre olarak aldığımız gemi uzunluğunu (lane meter), 45 kilometreye çıkardık. Yaklaşık yüzde 50 artış sağladık. Mevcut filomuzun ortalama yaşı 7. Akdeniz’de böyle bir filo yok. Bu filomuzla yüzde 30 fazla kapasite sağlamış durumdayız. Buna rağmen, mevcut gemilerimizin kapasitesini arttırmak için çalışmalarımız var. Bunları da sonuçlandırma aşamasındayız.