Bozulabilir Gıda Maddelerinin Taşınması Hakkında Yeni Mevzuat ve Sektörel Uygulamalar Çalıştayı’nın ikinci gününde “Soğuk Zincir Taşımacılığı” başlığında düzenlenen dördüncü panele moderatör olarak ATP Uzmanı Emrah Deniz katılırken, konuşmacılar ise Netlog Lojistik Özel Müşteriler Grup Müdürü Sait Can Şardağ, İmsan Lojistik Genel Müdürü Kerem İmrak ve SKT Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Baki, olarak sıralandı.
“Soğuk Zincir Taşımacılığı” panelinin moderatörlüğünü ATP Uzmanı Emrah Deniz yaptı.Netlog Lojistik Özel Müşteriler Grup Müdürü Sait Can Şardağ, konuşmasına Grupları hakkında bilgi vererek başladı. Netlog’un 19 yaşında genç bir firma olduğunu söyleyen Şardağ, “Grubumuz bu kısa sürede çok hızlı büyüdü. Altı ülkede, 11 bin kadrolu personelle hizmet veriyoruz. En büyük gururumuz, şirketimizin yerli ve milli olmasıdır. Netlog hem Netlog markasıyla hem de ısı kontrollü taşımalar yapan PolarXP ile yılda 7 milyon ton gıda ürünü taşıyor. Bu önemli bir miktarda taşıma hacmidir. Bu miktardaki taşımaları sorunsuz olarak gerçekleştirmek için sürekli yatırım yapıyor ve süreçleri çok yakından takip ediyoruz. Gıda lojistiği demek, insan sağlığı ile doğrudan ilgili bir süreçtir. Bunun sorumluluğu ile işlerimize devam ediyoruz.
“Yılda 7 milyon ton gıda ürünü taşıyoruz”
Yılda 1.3 milyon sıcaklık kontrollü, ATF kapsamında sevkiyat yapıyoruz. Sıcaklık kırılması sonucu oluşan hasarı yüzbindelerle ölçebiliyoruz. Türkiye’de üretilen 1,5 milyon ton ile sebze ve meyvenin yüzde 3’ünü, 1,3 milyon ton ile çiğ sütün yüzde 13’ünü, 2,5 milyon ton ile atıştırmalık ürünlerin yüzde 40’ını, 1,2 milyon ton ile ambalajlı içme suyunun yüzde 10’unu, 300 bin ton ile dondurulmuş gıdanın yüzde 25’ini ve 300 bin ton ile dondurmanın yüzde 90’ını taşıyoruz." dedi.
Sıcaklık kontrollü sevkiyat sayısı yılda 1.300.000 olduğunu ve sevk edilen ürün değerinin ise 10 milyar TL olduğunu söyleyen Şardağ, "Gıda güvenliğini sağlamak çok önemli. Bunun için de ürünleri doğru koşullarda muhafaza etmek, taşımak ve zamanında teslim etmek gerekiyor. Dolayısıyla uçtan uca takip mekanizmasını hayatımıza sokuyoruz ve bu süreçleri müşterilerimizle paylaşıyoruz." dedi.
Sürçelerin insan sağlığını bozmayacak şekilde yönetilmesi gerektiğini ifade eden Şardağ, "Bu konuda kendimizi sorumlu hissediyoruz. Türkiye’de gıda sektörünün büyüklüğü 300 milyar lira olarak tahmin ediyoruz. Bunun üçte biri heba alıyor. Yüzde 10’u uygun şekilde taşınmadığı ve doğru zamanda teslim edilmedi için zayi oluyor. Parasal karşılığı ise yaklaşık 10 milyar lira."
Söz konusu sorunun ürünleri doğru koşullarda depolayıp taşımamaktan ve doğru zamanda taşıyamamaktan kaynaklandığını söyleyen Şardağ, "Tedarik zincirin tüm halkalarında parti numarası bazında ürün ve ortam sıcaklık değerlerinin takip edilmesi ve bilgilerin depolanması gerekiyor. Biz, bu işlemleri yapıyoruz. Günün sonunda ürünleri doğru ısılarda taşımak gerekiyor. Biz, ürünleri dört farklı sıcaklıkta taşıyoruz. Kuru, serin, soğuk ve donuk olarak taşıyoruz. Soğuk ürünler ise iki ayrı ısı ortamında taşınıyor. Operasyonlarımızı ATP Sertifikalı araçlarla yürütüyoruz." diye konuştu.
Lojistikte dijital dönüşümün döngüsel ekonomiye katkısına da değinen Şardağ, Araç konum takibi ile doğru zamanlama, sıcaklık takibiyle nesnelerin interneti teknolojisi sayesinde ekipmanlar birbirleriyle konuşuyor. Araçların içine konulan sensörlerle ısı takibi yapılıyor, olası bir ısı kırılımında erkenden haberdar olunuyor. Blockchain ile de bütünleşik bir takip sistemi yapılabiliyor. Bu sistem izlenebilirliği sağlıyor." dedi.
SKT Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Baki de konuşmasında gıda zaiyatına değindi. Baki, "14,5 milyon ton gıda heba ediliyor. Bazı hesaplamalara göre, zayi edilen bu gıdanın parasal karşılığı ile her yıl 80 hastane yapılabilir. Sadece çöpe atılan ekmekle 500 tane okul yapılabilir." dedi.
Sınır geçişlerinde yaşanan sorunları dile getiren İbrahim Baki, "Bulgaristan’da sorun başlıyor. Araçlarımız analize tabi tutuluyor. Kaybettiğimiz zamanın yanında çok ciddi bedeller ödüyoruz. Bulgaristan analiz bedeli alıyor ve bunun bir dayanağı yok. Türkiye’den aldığımız sağlık sertifikasının uluslararası geçerliliği var ama Bulgaristan yine analiz bedeli alıyor. Bu sektör amiyane tabiriyle Bulgaristan’da haraç ödüyor. Bunun önüne geçilmesi gerekir.
Diğer Avrupa Birliği ülkelerinde de yaşadığımız sıkıntılar var. Belge sorunu yaşıyoruz. Bu konuda kamunun desteğine ihtiyacımız var. Örneğin kiraz taşımalarımız sırasında Avusturya belgesi bitiyor, Çek belgesine de ulaşamıyoruz ve taşımayı gerçekleştiremiyoruz." diye konuştu.
İmsan Lojistik Genel Müdürü Kerem İmrak, CMR Sigortası’yla ilgili süreçleri paylaştı. CMR sözleşmesi hakkında bilgiler verdikten sonra uygulamanın ATP’yi destekleyici bir konvansiyon olduğunu söyleyen İmrak, “Gönderici ve ekipmanlara atıflar yer alıyor. Gönderici alıcı bilgileri, gümrük formaliteleri CMR’de yer alıyor. Hasar ve ziyan durumunda, malın gecikmesi, evrak eksikliği nedeniyle beklemeler CMR içinde yer alıyor.” dedi.
CMR’nin bozulabilir ürünlere atıfların yer aldığı maddeler anlatan İmrak, yükleme, boşaltma gibi işlemlerin gönderici sorumluluğunda olduğundan nakliyecinin yükümlülüğü kalmadığını ancak nakliyecinin bunu ispat etmesi gerektiğini anlattı.
Deisko Ltd. Şti. Genel Müdür Eppo Woortman, “ATP kuralları bir yük olarak görülmemelidir. Bunlar, şirketlerin lojistik uygulamasının, dağıtımının daha yüksek verimliliğine çok olumlu katkıda bulunabilir.” dedi. Eppo Woortman, doğru ekipmanla ve biraz bilgi birikimiyle mikro dağıtım daha verimli ve daha sürdürülebilir olabilir. Sıcaklık kontrolü bakışı, yalnızca gıda taşımaktan çok daha geniş olmalıdır." dedi.