RÖPORTAJ

Oregon, 45 HCPW konteynerlerle kiralama hizmeti veriyor

Faaliyetleri arasına konteyner taşımacılığını da ekleyen Oregon, 45 HCPW konteynerlerle kiralama hizmeti veriyor. HABER/RÖPORTAJ: ERCAN TOSUNOĞLU, ercan@lojiyol.com

Abone Ol

Oregon, faaliyetleri arasına konteyner kiralamayı da ekledi. Esnek, uzun-kısa dönemli veya proje bazlı konteyner tedarik eden Oregon’un kiraladığı 45 HCPW konteynerler 40’ DC konteynere göre daha fazla kapasiteye sahip ve standart bir treyler kadar yük taşıyabiliyor.

Konuyla ilgili olarak bilgi veren Oregon Teknoloji Hizmetleri Genel Müdürü Selçuk Yılmaz, verdikleri hizmetle intermodal taşımacılığa yeni bir yaklaşım getirdiklerini belirterek, “Aslında intermodal taşımacılığı yeniden tanımlıyoruz. Çünkü intermodal taşımacılıkta temel konu, dönüş yükünü organize etmektir.” dedi.

İşin bu aşamasında devreye girdiklerini söyleyen Yılmaz, şöyle devam etti: “Biz şu anda bir altyapı sunuyoruz. Kiraladığımız konteynerler sayesinde, taşıma aracının geri dönüşü, bakımı, amortisman, stoklama ve depolama maliyetlerinin yükünü kullanıcının üzerinden almış oluyoruz. İthalat ve ihracat arasındaki dengesizlik olduğu zamanlarda konteyner son derece işlevsel hale geliyor. Konteynerlerimizi kullananlara, ‘siz, yükünüze odaklanın, taşıma altyapısını bize bırakın’ diyoruz.”

SİSTEMİ RO-RO ARACILIĞIYLA KULLANMAK DAHA VERİMLİ OLUYOR

Selçuk Yılmaz, sundukları konteyner hizmetinin daha çok Ro-Ro taşımacılığıyla entegre olarak kullanıldığında verimli olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Konteynerlerimizi, Ro-Ro aracılığıyla güney Avrupa limanlarına indirmek mümkün. Güney Avrupa limanlarında indikten sonra ise iki seçenek var. Demiryolu ile taşımak için trenlere aktarılabildiği gibi karayolunu kullanmak üzere treylerlere aktarmak da mümkün. Avrupa için yük hareketi genellikle trenle oluyor. Bu altyapıyı oluştukça, bağlantılı trenlerin sefer frekansları artıyor ve çalışma sistemleri kolaylaşıyor.”

DÖNÜŞ YÜKÜNÜ UNUTUN

Hizmete sundukları konteynerlerin tek yön kullanılma şansı olduğunu da ifade eden Yılmaz, “Türkiye’den Avrupa’ya yapılan seferlerde konteynerlerimizle taşıma yapanlar, taşıdıkları malı nihai noktasına teslim ettikten sonra, dönüş yükleri olmadığı durumlarda Avrupa’daki belirli noktalara boş konteyneri bırakabilirler. Böylece, taşımacılar dönüş yükü sıkıntısından kurtulmuş oluyorlar.” diye konuştu.

Avrupa’nın yoğun olarak taşıma yapılan 5 noktasında konteyner stoklama imkanı sunduklarını söyleyen Selçuk Yılmaz, “Kullanıcılar konteynerlerimizi kiralayıp taşıma operasyonunu bitirdikten sonra Almanya’nın Hamburg, Köln, Leipzig, Ludwigshafen ve Münih kentlerindeki konteyner stoklama alanına bırakabilirler.” dedi.

“Nakliyecinin alıştığı bir sistem var. Biz, bu alışkanlığı değiştirerek, intermodale doğru yönlendirmiş oluyoruz” diyen, Yılmaz, “Kontyenerden elde ettiğimiz gelirin iki katını örneğin Köln’deki stok noktasına ödeme durumu da olabilir. Ancak biz bu riski alıyoruz. Bunu bir yatırım olarak gördüğümüz için, bu bedele katlanma riskini de üstleniyoruz.” şeklinde konuştu.

Talep arttıkça da havuzdaki konteyner sayısını arttırabileceklerini ifade eden Selçuk Yılmaz, “Operasyonda 45’lik konteynerleri kullanıyoruz. Bu konteylerler, yüzde 33 daha fazla yük alma kapasitesi sağlıyor. Ayrıca yaptığımız operasyonla dönüş yükü bulma sorununu da çözmüş oluyoruz.” dedi.

Konteynerlere daha çok intermodal tecrübesi olan firmaların talep gösterdiğini söyleyen Yılmaz, şunları söyledi: “Hizmete sunduğumuz konteynerleri taşıma operasyonlarında kullanmak için, intermodal taşımacılığı iyi yönetme becerisine sahip olmak gerekiyor. Konteynerlerimize bu operasyonu yapabilecek kadroya sahip firmalar daha çok talep gösteriyor. Çünkü iş, konteyneri kiralamakla bitmiyor, doğru bir demiryolu aktarması planlamak, çektirme ve diğer prosedürleri doğru bir biçimde yapmak. Dolayısıyla, bu hizmeti alan firmaların süreci bizimle birlikte planlaması gerekiyor. Yükün çıkış tarihi, varış tarihi, dönüş tarihi gibi tüm süreçlerin detaylı bir şekilde analiz edilmesi lazım.

TAMAMLAYICI BİR HİZMET SUNUYORUZ

Örneğin 50 araçlık filoya sahip bir nakliye şirketini düşünelim. Operasyonunu bu araçlarla yapıyor. Sonra başka bir iş daha alıyor ve 50 araç daha gerekiyor. Bir anda 50 araç yatırımı yapmak kolay değil. İşte bu noktada konteyner kiralama yoluna gidiyor. Bunu, daha çok treyler filosuna ek, tamamlayıcı bir hizmet olarak değerlendirmek gerekir.

Bir başka ifadeyle taşımacılar normal operasyonlarını yaparken, yeni bir kapasite ihtiyacında, bizim konteynerlerimizi kullanabilirler. Bu aslında sektöre bir katkı niteliği taşıyor. Acil durum hizmeti gibi olarak da tanımlayabiliriz.”

TAŞIMACILIKTA UZMANLAŞMA ŞART

Selçuk Yılmaz’ın, uzun yıllardır sektörün çeşitli alanlarında hizmet veren biri olarak taşımacılık ve lojistik sektörüyle ilgili değerlendirmesi ise şöyle:

Eskiden, ‘kahraman bakkal süpermarkete karşı’ diye bir söylem vardı. Bunun anlamı, ekonomide değişim ve dönüşüme bir direnç hep vardır. Günün sonunda süper, hiper marketler geldi. AVM dönemi başladı. Şimdi de online marketler söz konusu. Bakkallık da zaman içinde form değiştirdi. Taşımacılık sektörü için de aynı değerlendirmeyi yapabiliriz. Müşteri memnuniyeti, tüketici tarafında farklı koşullara bağlı. BZB tarafında ise müşteri memnuniyeti çok farklı dinamiklere sahip. Artık müşteriler tek bir yapıyla muhatap olmak istiyor. Yani doğuya yük taşıtırken başka, batıya yük taşıtırken başka firmalarla muhatap olmak istemiyor. Ya da gümrükçüsü farklı, taşımacısı farklı, depolaması farklı olsun istemiyor. Tek bir kanalda işi çözmek istiyor. Sorun çıktığında da yine tek noktadan çözüme ulaşmak istiyor.

İŞ GELİŞTİRME SORUN ÇÖZME KAPASİTESİYLE OLUYOR

Entegre hizmet verebilen, yatay ve dikey anlamda bütünleşmiş kurumlar hizmetin üreticisi haline geliyorlar. Bugün bakıyorsunuz bir gümrük müşaviri aynı zamanda antrepoculuk ve taşımacılık yapıyor ya da bir taşımacı aynı zamanda gümrük, sigorta, antrepo, hava kargo acenteliği hizmeti sunuyor. Bu kaçınılmaz bir süreçi ve bunu bir kenara koyalım. İşin bir diğer boyutu ise uzmanlaşmanın yadsınamaz olması gerçekliğidir. Bir tarafta bu yapılar büyürken, bu yapıların alt tedarikçisi konumunda firmaların da gelişmesi gerekiyor. Örneğin ağır taşımacılık, tekstil taşımacılığı ya da bizim yaptığımız gibi konteyner tedariği. Dolayısıyla nakliyecilerin önünde iki seçenek var. Ya yatay ve dikey entegrasyona gidecekler ve şirketlerini bu yönde büyütecekler. Bunu yapabilecek kapasiteleri yok ise kendilerine bir alan seçip o alanın en iyisi olacaklar.

BUGÜN BİR ŞOFÖR VİZESİ ALMAK BİLE ÖNEMLİ BİR KNOW-HOW HALİNE GELDİ

Uzmanlık çok önemli. Nakliyeciler belirli alanlarda uzmanlaşmayı seçebilirler. Bugün nakliye operasyonlarında büyük rol oynayan şoförlerin vizesini almak bile çok önemli bir know how haline geldi. Bunları yönetmek, dosyalamak şöförün harcırahları, resmi ödemeleri vesaire. Rekabet fiyatta değil, kalitede ve uzmanlaşmada olmalıdır. Dolayısıyla nakliye firmaları kendilerine bir alan seçip, o alanda en iyi olmanın yoluna bakmalıdırlar.

Sektördeki tüm operasyonlar global merkezlerden, ABD ve Avrupa’dan yönetiliyor. Türkiye’de filo sahibi nakliyeciler, bir başka ifadeyle kamyonun sahibi nakliyeci şu noktaya gelmeli: Tokyo’dan, Dubai’den ya da Şangay’dan yürüyen bir lojistik operasyonun Türkiye’den Avrupa’ya uzanan kolu olma ya da ABD’den yürüyen bir operasyonun Almanya’dan Orta Asya’ya uzanan bir kolu olma yolunda bir uzmanlaşma sağlamak önemli. Bu maliyetleri tutturmak, şöförü memnun etmek, planlamayı doğru yapmak, mazotun çalınmamasını sağlamak, geçiş belgelerinin matematiğini çözmek, her türlü gümrük işlemini yapmak tüm bunlar kendi içerisine önemli bir uzmanlığı gerektiriyor. İşte bu bilgilerle global bir tedarikçi hizmeti sunulması işin sürdürülebilir olmasını sağlıyor.

Verimlilik de çok önemli. Sürekli olarak aynı yere gidip geliyorsanız ve bunu bir uzmanlaşma içerisinde yapıyorsanız, bu maliyetleriniz kontrol etmenizi sağlar. Ama önünüze gelen her talebi karşılamaya çalışırsanız maliyetlerinizi kontrol edemez hale gelirsiniz.

SELÇUK YILMAZ KİMDİR?

Selçuk Yılmaz, 2001 yılında Ortadoğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Uluslararası İlişikler Bölümü’nden mezun oldu. Uzun yıllar Eximbank’ta çalıştı. Daha sonra Dış Ticaret Müsteşarlığı’nda (DTM) hizmet verdi. Ardından, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nde (TOBB) Dış Ticaret Müdürü, TIR ve ATA Karnesi Müdürü olarak çalıştı. Ortak Transit Sözleşmesi’nin yürürlüğe girmesiyle birlikte TOBB-UND’nin Kurucu Genel Müdürü oldu. TOBB bünyesindeki Batı Anadolu Lojistik Organizasyonlar (BALO) şirketinin İcra Kurulu Üyesi, Oregon Teknoloji Hizmetleri A.Ş. ortağı ve Genel Müdürü. Yılmaz, akademik kariyerine de doktora öğrencisi olarak devam ediyor.