TAYSAD 10. Bakım Konferansı’nda “Güvenilirlik Merkezli Bakım” Ele Alındı TAYSAD 10. Bakım Konferansı’nda “Güvenilirlik Merkezli Bakım” Ele Alındı
Dünyanın en büyük otomotiv üreticileri arasında yer alan Türkiye, son dönemde tüm dünyada sayısı hızla artan elektrikli araçlara geçiş için adımlarını hızlandırdı. Bu kapsamda açıklamalarda bulunan Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) Başkanı Haydar Yenigün, bu geçişi sadece ana sanayiinin değil, tüm değer zincirinin bir bütün olarak gerçekleştirmesi gerektiğini vurgulayarak, “Rekabetçiliğimizin korunması için yapısal konular çözülmeli ve tüm paydaşlar değişim sürecinde ortak hareket etmeli” dedi. Yenigün, söz konusu dönüşüm için atılması gereken adımları da şöyle sıraladı: “Yerli üretim rekabetçiliğinin korunması ve geliştirilmesi, üretim rekabetçiliğinin artışı için yüksek katma değerli ve teknolojili ürünlerin üretiminin geliştirilmesi, veri ekonomisi mevzuatının oluşturulması, test altyapısının oluşturulması, yeni yatırımların ülkemize çekilmesi için yatırım teşvik mevzularında iyileştirme yapılması ve yatırımlara ilişkin vergi indirimlerinin daha makul süreler içinde kullanılabilmesi, şarj şebekesi ve elektrik fiyatlandırması konusunda ulusal yaklaşım oluşturulması.”  Türkiye otomotiv sanayiine yön veren ve sektörün çatı kuruluşu konumunda olan Otomotiv Sanayii Derneği (OSD) üyeleri, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de gelişmekte olan elektrikli araç pazarı için gerekli teknoloji yatırımlarını sürdürüyor. OSD Başkanı Haydar Yenigün, bu geçişte sadece ana sanayinin değil, değer zincirinin tüm halkalarının bir bütün olarak hareket etmesi gerektiğinin önemine dikkat çekerek, bu alanda rekabetçiliğin korunması için yapısal konuların çözülmesi ve tüm paydaşların değişim sürecinde ortak hareket etmesi gerektiğini vurguladı. OSD olarak bu süreçte alınması gereken önlemleri kamu yönetimi ile sürekli paylaştıklarını belirten Yenigün, söz konusu önlemleri şöyle sıraladı: “Yerli üretim rekabetçiliğinin korunması ve geliştirilmesi, üretim rekabetçiliğinin artışı için yüksek katma değerli ve teknolojili ürünlerin üretiminin geliştirilmesi, veri ekonomisi mevzuatının oluşturulması, test altyapısının oluşturulması, yeni yatırımların ülkemize çekilmesi için yatırım teşvik mevzularında iyileştirme yapılması ve yatırımlara ilişkin vergi indirimlerinin daha makul süreler içinde kullanılabilmesi, şarj şebekesi ve elektrik fiyatlandırması konusunda ulusal yaklaşım oluşturulması. “Üretimin yüzde 85’ini ihraç ediyoruz” Üretiminin yüzde 85’ini ihraç eden ve gerçekleştirdiği Ar-Ge faaliyetleri ile de ürün ihracatının ötesinde dünyaya mühendislik ihracatı yapar konuma ulaşan Türkiye Otomotiv Sanayii’nin üretim yetkinliği açısından birçok ülkeden çok daha başarılı seviyede olduğuna dikkat çeken Yenigün, otomotiv eko-sisteminin hali hazırda önemli bir dönüşüm sürecinde olduğuna dikkat çekti. Yenigün, şöyle devam ederek: “Elektrikli araçlar da bu dönüşüm sürecinde önemli adımlardan biri. Otomotiv ana sanayinin rekabetçiliğini etkileyecek en önemli konu tedarik sanayiinin eko-sistemdeki bu dönüşümde ne şekilde evrileceği. Öte yandan elektrikli araçlar dediğimizde, batarya ve batarya yönetim sistemleri konusu rekabetçiliği etkileyecek konular olarak ön plana çıkıyor. Batarya üretimi alanında yapılacak yatırımlar ve yazılım konusunda ülkemizin kendisini geliştirme hızı, sanayimizin yerlilik oranlarında ve rekabetçiliğinde belirleyici olacak.” dedi. AB elektrikli araç pazarının yüzde 80’i 6 ülkeden! Satınalma gücü, şehirlerin şarj altyapısı, elektrik/akaryakıt fiyatlandırma politikası ve vergilendirme sistemi gibi konuların iç pazarın elektrikli araçlara geçiş sürecini belirleyen önemli etkenler olduğuna dikkat çeken Haydar Yenigün, şöyle devam etti: “Elektrikli araçlara geçişte ara adım olarak gördüğümüz hibrit araçların son iki yılda pazardaki gelişimini memnuniyetle gözlemliyoruz. Tüketicinin hibrit araçlara gösterdiği ilgi elektrikli araçlara geçiş için bize olumlu sinyaller veriyor. Ancak şunu göz ardı etmemeliyiz. Elektrikli araçların maliyet yapısının içten yanmalı araçlarla eşit seviyeye gelmesinin zaman alacağı aşikar. Araştırmalara göre elektrikli araç maliyetlerinin içten yanmalı araç maliyetleri seviyelerine ulaşması 2027-2030 yılları olarak öngörülüyor. Öte yandan AB ülkelerinde satınalma gücü görece düşük olan ülkelerin elektrikli araçlara geçiş hızının daha düşük olduğunu ve AB’de toplam elektrikli araç pazarının yüzde 80’inin sadece 6 ülkede gerçekleştiğini de raporlar göstermekte.”
Elektrik üretimi ve batarya atık yönetimine dikkat! Elektrikli araçlara geçişte en önemli etkenlerden biri olan çevre konusuna da değinen Haydar Yenigün, bir aracın ömrü boyunca gerçekleşen emisyon salınımının daha doğru bir şekilde ölçülebilmesi için elektriğin üretim sürecindeki emisyon salınımlarını da dikkate alacak şekilde yakıt çıkarma, üretme ve nakliyesini de göz önünde bulunduran “Kuyudan Tekerleğe” (Well-to-Wheel) yaklaşımına bakılmasının daha doğru bir yaklaşım olduğunu vurguladı. Sadece aracın kullanım sürecindeki çevreye etkisine bakıldığında; elektrikli araçların daha az kirletici etkiye sahip olduğunu belirten Yenigün, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Ancak elektrik üretiminin fosil yakıtlarla gerçekleştirilmesi durumunda araç kullanımında yaratılan pozitif katkı azalıyor. Öte yandan, ömrünü tamamlayan bataryaların atık yönetimi de elektrikli araçların çevre üzerinde yaratacağı ekstra bir yük. Elektrikli otomobillerin çevreye etkisini beklenildiği şekilde olumlu seviyede tutabilmek için, elektrik üretiminin ve batarya atık yönetiminin çevre bilinci çerçevesinde sürdürülmesi kritik öneme sahip.”
                         
Editör: TE Bilisim