Sorunu başka bir açıdan ele alan Yrd. Doç. Dr. Gönül Eda Özgül (Bahçeşehir Üniversitesi İletişim Fakültesi) konuyla ilgili yaptığı araştırmada, “Avrupa ülkelerinin büyük bir göç dalgasıyla karşı karşıya kaldığı 2015 yılı sonrasında Mülteci Krizi olarak anılmaya başlayan olay, daha ziyade modernliğin krizini göstermektedir. Bu yazıda, bu krizi ele alırken tüm dünyada medyada en çok kullanılan imgelerin ürettiği söylem çözümlenmekte; aidiyet, sınır, ulus-devlet, ev ve evsizlik, kimlik, öteki, özgürlük ve kapat(ıl)ma, tarih ve etik meseleleri bu imgeler ekseninde tartışılmakta ve bu imgelerin modernliğin bir krizi olarak bu krize karşı eleştirel bir pozisyon almaya imkân verip vermediği tartışılmaktadır. Sonuç olarak, bu imgeler aracılığıyla bu krizin modernlikten kaynaklanan bir sorun olarak değil, modernliğin istisnası olarak inşa edildiği, bu suretle krizin modernlik lehine çözüldüğü ve sömürgeci söylemin yeniden üretildiği iddia edilmektedir.” saptamasında bulunuyor.Biz ise uluslararası treyler sürücüleri ve uluslararası taşımacılık açısından yaşanan sıkıntıları yerinde görmek ve haberleştirmek için Oregon Teknoloji’nin düzenlediği bir organizasyon kapsamında meslektaşlarımızla birlikte Kapıkule’den başlayarak Macaristan’a kadar devam eden bir yolculuk gerçekleştirdik. Oregon Teknoloji Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Kıyak ve Salih Koca eşliğinde, sektöre uzun yıllardır emek veren gazeteciler; İlker Altun (Kargo Haber), Vahit Mahmatlı (Taşıyanlar), Hasan Karakurt (Transmedya, Şenel Özdemir (Yeşil Lojistikçiler ve Lojiyol adına benim de (Ercan Tosunoğlu) katıldığım seyahat kapsamında karayolu ile yaklaşık 3 bin kilometre yol kat ettik. Organizasyon kapsamındaki güzergahımız; Türkiye-Bulgaristan-Sırbistan-Macaristan ve aynı yoldan da dönüş olarak belirlenmişti. Seyahatimizde öncelikli hedefimiz Türk treyler şoförlerinin sınır kapılarında neler yaşadığını, özellikle de son yıllarda büyük sıkıntı yaratan düzensiz göçmen sorununu yakından görmekti.
Kapıkule’yi gördük ve geri dönüp Pazarkule’den yurtdışına çıkış yapmayı tercih ettik çünkü kapıda uzun bir otomobil kuyruğu vardı. Gerekçe olarak ‘Bulgar tarafında sistem resetleniyormuş’ dediler. Daha fazla beklememek için ve yenilenme amaçlı inşaatlar yapılan Pazarkule’den geçip, Yunanistan’ın Kostanies Sınır Kapısı’ndan bu ülkeye giriş yaptık.
Kapitan Andreevo’da uzun kuyruk Güzergahımızı Kapıkule Sınır Kapısı’ndan çıkarak, Belgrad, Batrovçi ve Budapeşte olarak belirledik. 27 Kasım pazar sabahı İstanbul’dan yola çıktık. Kapıkule’ye varana kadar pazar günü olmasının da etkisiyle sakin bir trafikte yol aldık. Ancak Kapıkule’ye yaklaştıkça bizi yoğun bir sıranın beklediğini fark ettik. Ayrıca yol kenarındaki treyler parklarının doluluğu da dikkatimizden kaçmadı. Sınır geçişi için parkta bekletilen treylerler, kuyruğun normalden daha az görünmesini sağlıyor. Bir başka ifadeyle treylerler kuyrukta beklemek yerine parkta bekliyor ve sırası geldikçe sınır kapısını geçmek üzere yola koyuluyor. Kapıkule’ye vardığımızda ‘sistemde güncelleme’ olduğundu öğrendik. Bu da 3-4 saat bekleyeceğimiz anlamına geliyordu. Sıradan çıkma şansımız varken Pazarkule Sınır Kapısı’na yönelmemizin daha isabetli olduğuna karar verdik. Yenilenme amaçlı inşaatlar yapılan Pazarkule’den geçip, Yunanistan’ın Kostanies Sınır Kapısı’ndan bu ülkeye giriş yaptık. Yunanistan yollarını kısa süre kullanarak Bulgar girişi sağlayan Kapitan Petko Voyvoda Sınır Kapısı’ndan giriş yaparak yola koyulduk. Bulgaristan’ı ağırlığını Türkiye plakalı treylerlerin oluşturduğu bir ortamda boydan boya geçip Kalotina Sınır Kapısı’na ulaştık. Bulgaristan güzergahında ahalinin geçim kaynağı Türk nakliyeciler olunca; parklar, yollar, restoranlar, akaryakıt istasyonları, Türk plakalı araçlarla, Türkçe tabelalarla, Türkçe konuşan insanlarla donanmış durumda. Bu yolları bitirip Gradina Sınır Kapısı’ndan Sırbistan’a, yani eski Yugoslavya’ya girip Nis üzerinden Belgrad’a yöneldik. Yaklaşık 340 kilometrelik bu yolda yer yer yapım ve tamirat çalışmaları vardı. Sırbistan, eski Yugoslavya’nın merkez ülkesi konumunda. AB yerine Rusya’ya daha yakın, Türkiye ile de ilişkileri fena değil. Bu sert ve gururlu millet, şehre göz atıldığında da tanık olduğumuz gibi, ekonomik refahın yükseltilmesi konusunda diğer kardeşleri Sloven ve hatta Hırvatlar kadar yol alamamış. Ayrıca da sıkı bir göçmen karşıtı politika izliyor.Kapitan Andreevo tarafındaki treyler parkında yüzlerce treyler sınırı geçmeyi bekliyor. Bu parklar, var olan kuyruk sorunu bir nevi perdeliyor.
TIR şoförleri, kendilerini çok zor durumda bırakan bu sorunun bir an önce çözülmesini bekliyorlar. Sınırlarda yaşadıkları saatlerce beklemeler, vize sorunları ve diğer sorunların yanı sıra bir de mülteci sıkıntısının eklenmesi TIR şoförlüğünü daha zor bir meslek haline getiriyor. Ercan Tosunoğlu/LojiyolBir sınır karakolu olarak 1930 yılında kurulan Kapıkule, 1953 yılında alınan Bakanlar Kurulu kararı ile sınır kapısı olarak belirlendi. Yetkililerin iddiasına göre günde 1.500 treylerin çıkış işlemi yapılan Kapıkule Sınır Kapısı, Türkiye'nin Bulgaristan'a ve bu yolla tüm Avrupa'ya açılan kapısı olup, yoğunluk açısından Dünya'nın ikinci Avrupa'nın ise birinci sıradaki sınır kapısı konumundadır. Kapıkule sınır kapısı, aynı zamanda Türkiye'nin en büyük kara ve demiryolu sınır kapısıdır. Günde ortalama 1.300 treylerin geçtiği Kapıkule’den aynı zamanda yük trenleri de geçiyor.