Schmitz CargoBull Satış ve Satış Sonrası Pazarlama Direktörü Nihat Ayhan, şirketin global ölçekteki durumunu ve Türkiye piyasasını değerlendirdi. Ayhan’ın dikkat çektiği en önemli konu, kazancı, ağırlıklı Euro olan uluslararası lojistik sektörünün treyler yatırımında dövizle borçlanmasının önünün açılması oldu. Ayhan, bu sayede, toplam pazarın yüzde 30 oranında artacağını ve kendilerinin de bu pazar içinde payının yükseleceğini ifade etti.
Schmitz CargoBull Satış ve Satış Sonrası Pazarlama Direktörü Nihat Ayhan, Ürün ve Pazarlama Müdürü Erkan Makaklı ve Halkla İlişkiler Temsilcisi Betül Arslan’ın da yer aldığı toplantıda, Schmitz CargoBull’un Türkiye pazarına bakışı, gelecek hedefleri ve çalışmaları hakkında bilgi verdi.
Ayhan, “Üretim süreçlerinde kullandığımız malzemelerin parasını Almanya’ya Euro olarak peşin gönderiyoruz. Türkiye’de üretim düzeyimiz ne denli yüksek olsa da ithalat oransal olarak ithal girdi bağımlılığımız var.” diyen Nihat Ayhan, “Sektörün bir üreticisi olarak devletten beklentimiz, iş makinelerinde yaptıkları gibi sektörümüzün istisnaya sokulması. İş makineleri Euro anlaşma yapabiliyor. Treyler sektörünün de iş makinelerinde olduğu gibi döviz ticaret istisnasına alınmasıdır. Özellikle ihracata çok büyük bir katkısı olan lojistik sektörünün yatırım yapabilir hale gelmesi lazım.” görüşünü dile getirdi.
Türkiye pazarına verilen önem ve güven
Nihat Ayhan, Türkiye pazarına verilen öneme dikkat çekerek, şunları söyledi:
“Sektörümüz 2015’ten bu yana geriye gidiyor. Bu dönemde büyümeyi bırakın sahip olduklarınızı korumak bile çok zor. Bütün bu daralma ve krize rağmen, Almanya buraya yaptığı yatırımından mutlu ve gelecekten umutlu. Tüm ürünlerde Avrupa’nın pazar lideri olan bir kuruluştan söz ediyoruz. Tentelide yüzde 36, frigoda yüzde 55, damper treylerde yüzde 22 ile lider konumunda. Almanya’nın 3 bölgesinde üretim yapıyor. Bunun dışında Saragosa’da bir uydu fabrika var, sadece tenteli üretiliyor. Litvanya’da yalnızca frigo, Moskova’da tenteli üretiyor. Diğer bütün fabrikalarında 1 ürün grubunu üreten Schmitz CargoBull, yalnızca Türkiye’de 4 ürünü birden üretmek için yola çıktı. Bu bakımdan Türkiye yeni bir dönemin de başlangıcı oldu. Bizden sonra Türkiye’deki yöntemi diğer fabrikalarda da uygulamaya başladılar ve çok başarılı oldu. Buradaki modeli Çin’de de uygulayacak. “
“Anlaşmalarımızı döviz olarak yapabilirsek, sektör derin bir nefes alır”
Schmitz CargoBull’un, Türkiye’de yapılan düzenleme ile satış anlaşmalarının dövize olarak yapılmasının önüne geçildiğini ifade eden Ayhan, şunları söyledi:
“Türkiye’de 13 Eylül 2018’de krize tedbir olarak yürürlüğe giren KHK’lardan birinde sektörümüzde artık döviz yükümlülüğü yasaklandı. Yani, müşterimiz ile döviz bazında sözleşme imzalayamıyoruz. Bütün ticaretimizi TL bazında yapabiliyoruz. TL’de son yapılan indirimli haliyle bile faizler yüksek. Bizim müşterilerimizin büyük çoğunluğu uluslararası nakliyeciler. Kazançları dövizle olduğu için borçlanmalarının da dövizle olması onlar için de, bizin için de daha doğru bir yöntem. Çünkü, ürettiğimiz parçaların tamamına yakınını Almanya’dan ithal ediyoruz. Bazı komponentler hariç süreç içinde Türk tedarikçilerden de alıma başlayacağız. Türk Lirası ile çok açılmamız mümkün değil. Malzemenin parasını peşin olarak Euro bazında Almanya’ya gönderiyoruz. Euro ile peşin alıyoruz, ardından TL tahsil ederken üzerine hangi faizi koyarsak koyalım dengeyi tutturamıyoruz. Kur riski, bilançolar açısından alınabilecek bir risk değil. Fonlanmak da başka maliyetler getirerek, hem alan hem de satan için işi yapılamaz kılıyor. Sektörün bir üreticisi olarak devletimizden beklentimiz, iş makinelerinde yaptıkları gibi, ağırlıklı ihraç ürünleri taşıyan treyler sektörünün de istisnaya sokulmasıdır. Biz de anlaşmalarımızı döviz olarak yapabilirsek, sektör derin bir nefes alır. İhracata önemli bir katkısı olan taşımacılık sektörünün yatırım yapabilecek hale gelmesi şarttır. Nakliyeci, hem yükü taşıyıp, hem de yatırım yapmak zorunda, bu karar onları da rahatlatacaktır.”
Treyler pazarında ilave yüzde 30 artış olur
Dövize endeksli kredilerin 2 Mayıs 2018’den itibaren yürürlükten kalktığını anımsatan Ayhan, şöyle devam etti:
“Artık döviz kredisi kullanmanın belli kriterleri var. Önceden bankaların uygun bulduğu herkes döviz kredisi kullanabiliyordu. Devlet bunu yasaklayarak, x şirketin bilançosunda son 3 yılın satış gelirleri kadar döviz borçlanabilir’ kararı aldı. Bu yararlıydı, çünkü denetimsizlik hem bankaları, hem firmaları zora sokmuştu. İş makineleri sektörü bunu çözdü, treyler bu kapsama alınmadı. Biz de, krediyi kanunda belirtildiği gibi döviz kazanana vereceğiz. Dolayısıyla ben devletin koyduğu kurala uyuyorum. Uluslararası nakliyeci, bu kriteri karşılıyor ama bankada kredi oranları çok yüksek. Böyle olunca nakliyeci ya yatırım yapamıyor ya da yatırımı çok pahalıya mal oluyor. Mevcut yasaların hiçbirine muhalefet etmeyen, hatta destekleyen bir modelimiz var ama işletemiyoruz. Bu durum, 1 şirket hariç benim pozisyonumdaki finans şirketi olmayan tüm treyler üreticilerinin sorunudur.”
Söz konusu sorunun çözülmüş olması durumunda, treyler sektörünün pazar büyüklüğünün yüzde 30 artacağını savunan Ayhan, “Çünkü, Almanya bize 5 yıl için 120 milyon Euro gibi bir kaynağı onayladı. Ben bu parayı kullanabiliyor olsaydım sadece bizim satışlarımız yüzde 60 daha fazla olurdu. Çünkü, müşterilerimiz finansman bulamıyor, ihtiyacı olan da riskten çekiniyor. Biz, sektörü desteklemek kararlılığındayız ama yapamıyoruz.” diye konuştu.
Editör: TE Bilisim