Lojistik sektörünün dijital pazaryeri Yükal’ın Kurucu Ortağı Fatih Köse, lojistiğin önümüzdeki dönemde yalnızca yük taşımaktan ibaret olmayacağını, veri ve teknoloji yönetimi ekseninde yeniden şekilleneceğini söylüyor. Lojiyol’un sorularını yanıtlayan Köse, Türkiye ekonomisinin omurgalarından biri olan lojistik sektöründe sürdürülebilir gücün ancak teknoloji, şeffaflık ve verimlilikle mümkün olabileceğini vurguluyor.
Lojistik sektörüne ne zaman ve nasıl girdiniz? Bu alana yönelmenizin temel nedeni neydi?
Lojistik sektörüne girişimiz sahadan başladı. Kurucu ortak olarak benim 20 yılı aşkın süredir karayolu taşımacılığı ve ticari araçlar alanında edindiğim tecrübe, sektörün gerçek sorunlarını masa başından değil, doğrudan operasyonun içinden görmemizi sağladı.
Bu süreçte özellikle boş dönüşler, komisyoncu bağımlılığı, dağınık iletişim ve verimsiz planlama gibi yapısal sorunların hem nakliyeciler hem de yük sahipleri açısından ciddi maliyetler yarattığını gözlemledik. Yükal’ın çıkış motivasyonu da tam olarak bu noktada, sektörde yıllardır çözülemeyen bu sorunlara teknolojiyle kalıcı bir çözüm üretme ihtiyacından doğdu.

Yükal markası ne zaman ve nasıl kuruldu? Kuruluştan bugüne hangi aşamalardan geçti?
Yükal, lojistik sektöründeki verimsizlikleri ortadan kaldırmak amacıyla geliştirilen, dijital ve komisyonsuz bir yük–araç eşleştirme platformu olarak hayata geçti. Kuruluş aşamasında önceliğimiz, nakliyecinin günlük iş yapış biçimine gerçekten uyum sağlayan, sahada kullanılabilir bir ürün geliştirmekti.
İlk etapta temel eşleştirme altyapısı, nakliyeci mobil uygulaması ve yük sahiplerine yönelik web portalı devreye alındı. Zamanla platform; yapay zekâ destekli ilan ayrıştırma, gerçek zamanlı konum bazlı eşleşme ve yüksek hacimli ilan yönetimi kabiliyetleri kazandı.
Bugün Yükal, 17 binden fazla kayıtlı nakliyeciye, 25 binin üzerinde araca erişen ve günlük ortalama 6 bin civarında ilan paylaşımının yapıldığı aktif bir dijital lojistik pazaryeri konumunda.
2025 yılı lojistik sektörü ve Yükal açısından nasıl geçti?
2025 yılı, lojistik sektörü açısından net biçimde bir dönüm noktası oldu. Artan yakıt maliyetleri, operasyonel giderler ve sürdürülebilirlik baskıları sektörü zorladı ve dijitalleşmeyi bir tercih olmaktan çıkarıp zorunluluk hâline getirdi.
Yükal açısından bakıldığında ise 2025, ürünün sahada güçlü biçimde valide edildiği, kullanıcı alışkanlıklarının netleştiği ve komisyonsuz pazar yeri modelinin sektörde karşılık bulduğunu açıkça gördüğümüz bir yıl oldu. Özellikle manuel süreçlerden ve yoğun WhatsApp trafiğinden bunalan nakliyeciler için platform ciddi bir zaman ve maliyet avantajı sağladı. Bu da benimsenme hızımızı belirgin şekilde artırdı.
2026 yılına ilişkin öngörüleriniz neler? Sektörü ne bekliyor?
2026 yılında lojistik sektörünün iki ana eksende şekilleneceğini öngörüyoruz. Birincisi, yapay zekâ ve veri temelli operasyon yönetimi artık standart hâline gelecek. Gerçek zamanlı eşleştirme, dinamik fiyatlama ve rota optimizasyonu rekabet avantajı olmaktan çıkıp temel bir gereklilik olacak.
İkincisi ise yeşil lojistik ve karbon yönetimi. Kurumsal firmalar, karbon ayak izini ölçemeyen ve raporlayamayan taşıyıcılarla çalışmak istemeyecek. Bu nedenle sürdürülebilirlik, lojistik kararlarının merkezine yerleşecek.
Yükal olarak bu dönüşümün merkezinde yer almayı, yalnızca yük–araç eşleştiren değil; veri, verimlilik ve sürdürülebilirlik üreten bir platform olmayı hedefliyoruz.
Yakın dönemde hangi projeler üzerinde çalışıyorsunuz?
Yakın vadede üç ana başlık üzerinde yoğunlaşıyoruz. Bunlardan ilki, yapay zekâ altyapımızı ölçeklendirerek daha yüksek hacimli ve karmaşık operasyonları yönetebilir hâle gelmek. İkinci olarak, organize sanayi bölgeleri, büyük üreticiler ve ihracatçı firmalarla kurumsal entegrasyonları artırmayı hedefliyoruz. Üçüncü başlık ise business paket gelir modelimizi güçlendirerek yüksek hacimli ve düzenli taşımaları platforma taşımak.
Bunlara ek olarak karbon emisyonu hesaplama ve raporlama modülümüzü ticari olarak devreye almayı planlıyoruz. Orta vadede ise Yükal’ı Avrupa ve Orta Doğu pazarlarına taşıyarak bölgesel bir dijital lojistik markası hâline getirmeyi hedefliyoruz.
Eklemek istedikleriniz var mı?
Lojistik sektörü, Türkiye ekonomisinin omurgalarından biri. Ancak bu gücün sürdürülebilir olması; teknoloji, şeffaflık ve verimlilikle mümkün.
Yükal olarak amacımız; nakliyeciyi güçlendiren, yük sahibine hız ve şeffaflık sağlayan, aynı zamanda karbon salımını azaltan akıllı bir lojistik ekosistemi oluşturmak. Önümüzdeki dönemde lojistiğin yalnızca taşımacılık değil; veri ve teknoloji yönetimi işi olarak yeniden tanımlanacağına inanıyoruz.
Dijital pazar yerleri neden öne çıkıyor?
Türkiye lojistik sektöründe daralan sevkiyat hacmi, dijital platformları yalnızca bir alternatif değil, zorunlu bir çözüm haline getiriyor. Sektör verilerine göre günlük sevkiyat sayısı bir yıl içinde 400–450 bin bandından 300–350 bin seviyelerine gerilerken, artan yakıt maliyetleri ve düşen kârlılık nakliyecinin manevra alanını ciddi biçimde daraltıyor.
Bu tabloda en büyük kayıp kalemlerinden biri boş kilometreler olarak öne çıkıyor. Türkiye’de bir nakliye aracının yük ararken ortalama 100 kilometre yol yaptığı, bunun da hem maliyet hem karbon salımı açısından ciddi bir yük yarattığı ifade ediliyor. Dijital yük–araç eşleştirme platformları, bu sorunu veri ve algoritma temelli çözümlerle azaltmayı hedefliyor.
Yükal gibi komisyonsuz dijital pazar yeri modelleri, nakliyecinin fiyat baskısı yaşamadan doğrudan yük sahibiyle buluşmasını sağlarken; manuel süreçler, telefon trafiği ve dağınık iletişim yerine tek ekran üzerinden operasyon yönetimini mümkün kılıyor. Akıllı eşleştirme sistemleri sayesinde dönüş yükleri daha hızlı bulunabiliyor, yakıt tüketimi ve operasyonel maliyetler düşürülebiliyor.
Önümüzdeki dönemde bu tür platformların rolünün daha da artması bekleniyor. Çünkü lojistik artık yalnızca taşıma kapasitesiyle değil; veri yönetimi, şeffaflık, sürdürülebilirlik ve karbon raporlaması gibi kriterlerle de değerlendiriliyor. Özellikle büyük üreticiler ve ihracatçılar, dijital olarak izlenebilir ve raporlanabilir taşıma çözümlerini tercih etmeye başlıyor.
Bu dönüşüm, sektördeki rekabeti de yeniden tanımlıyor. Dijitalleşemeyen, veriye dayalı çalışamayan yapılar için ayakta kalmak zorlaşırken; teknolojiyi sahaya uyarlayabilen platformlar lojistik ekosisteminde daha merkezi bir rol üstleniyor.





