2. Ekonomi ve Lojistik Zirvesi’nde, “Ekonomiye Yön Verenlerin Penceresinden Türk Ekonomisi, Yeni Pazarlara Ulaşma Stratejileri ve Lojistik Sektöründen Beklentiler” konulu oturumda
Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı
Ahmet Musul; lojistik sektörünün yaşadığı çok önemli sorunlar ve bunların Türkiye’nin ekonomisine olan etkileri üzerine bir konuşma yaptı.
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Müsteşar Yardımcısı Orhan Birdal’ın da katıldığı etkinlikte, Ahmet Musul, Barselona şehir merkezinde çektiği, 7,5 metreden fazla taşıtların şehir merkezine giremeyeceğini gösteren trafik levhasını göstererek, “Barselona şehir merkezine girişte, 7,5 metreden daha uzun araçların giremeyeceğine dair bir trafik levhası var. Bunu, daha uzun araçların manevraları sırasında getireceği sıkıntı nedeniyle mantıklı ve kabul edilebilir bir yasak olarak değerlendirebiliriz. Bizdeyse 3,5 ton istiap haddini aşan araçlar şehir içerisine giremiyor. Başka bir deyişle; kasasıyla, şoförüyle, muaviniyle aracı oluşturduğunuz zaman, bazı araçlara 300 kg, bazı araçlara da 500 kg yük koyabiliyorsunuz. 45 ton’luk hafriyat kamyonlarının cirit attığı şehir merkezinde biz 7,5 metre uzunluğundaki araçlarla dağıtım yapamıyoruz. Diğer ürünler bir kenara, taşıdığımız ilaçların -ki şehir içine girilmesini gerektiren ürünler, örneğin serum tarzı ilaçlar- 5 paleti, 5 araçla dağıtmak zorunda kalıyoruz. Bu da 5 şoför, 5 araç ve 5 muavin demektir.” dedi.
“İSTİAP HADDİ YOLLARIN TAŞIMA KAPASİTESİYLE İLGİLİDİR”
İstiap haddinin yolların taşıma kapasitesiyle ilgili bir uygulama olduğunu söyleyen Musul, “Halbuki şehir içerisindeki sıkıntı, uzunlukla ilgilidir.” dedi.
Yıllardır devam eden bu uygulama nedeniyle çok büyük ekonomik kayıpların yaşandığını vurgulayan Musul, “Binlerce araç yatırımı yapılan bir ortamda biz hala bu sorunu çözemiyoruz.” dedi. Müsteşar Yardımcısı Orhan Birdal’a, “Lütfen bu konuya bir el atın. Çünkü her bakanlık başka bir bakanlığa topu atıyor. Basit bir düzenlemeyle çözülebilecek sorun çözülmüyor.” dedi.
“TIR PARKI ÜCRETİ ALMAK ADINA ARAÇLARIMIZ KİLOMETRELERCE KUYRUĞA MARUZ KALIYOR”
Ahmet Musul, geçtiğimiz günlerde Halkalı’dan Çatalca’ya taşınan yeni gümrüğün faaliyete geçmesiyle birlikte yaşanan sorunu da dile getirdi. Gümrüğün taşınması sonucu, kilometrelerce kuyruk oluştuğunu, ihracatçının yükünü bir an önce yurtdışına sevketmesi gerektiği bir ortamda, odaların bu gibi yerlere yaptığı yatırımın geri dönüşünü hızlandırma gayretiyle ‘TIR parkı ücreti’ almak adına hareket ettiğini belirterek, “Aracınız nerede olursa olsun, Çatalca’ya gitmek ve kilometrelerce kuyruğa maruz kalıp, mühürlenip çıkması gerekiyor.” dedi.
Musul, “Bu durumun stratejiyle, sistemle ilgisi yok. Sadece kurumların neye malolduğunu düşünmeden, kısa vadeli yaklaşımından kaynaklanıyor. TIR’ların Çatalca’ya gitmesi gerçekten çok gereksiz. Zaten altyapısı yeterli değil.” şeklinde konuştu.
Dünyadaki lojistik gelişmelere de değinen Musul, Çin’in yaptığı lojistik atılımları ve sonuçlarını da paylaştı: “Çin, doğusundaki üretimi artık pahalı olduğu için Bangladeş, Vietnam, Endonezya’lara kaydığını görünce üretimi batıya doğru kaydırdı. Batıya kayan üretimi artık denizyolu ve demiryoluyla Avrupa’ya aktarabilmek için inanılmaz destekler verdi. Bir yıl evvel 9 bin dolara gelen konteynerler, bugün 4 bin 500 dolar seviyesine indi; yakında daha da aşağı inecek. Çünkü çift taraflı trafik başlayacak.”
“ÇENGELLİ İĞNEYİ BİLE İTHAL EDİYORUZ”
Üretimin stratejik önemine değinen ve Türkiye’nin üretim sorunu yaşadığının altını çizen Ahmet Musul, “Biz bugün Orta Anadolu’dan yüklediğimiz yükü, Batı Avrupa’ya ortalama 10 günde götürüyoruz. Bu koşullarda Türkiye’nin ekonomik gücünü desteklememize olanak yok. Bugünkü dünya koşullarında kendi yaptıklarımızı kendimizle kıyaslayamayız. Çengelli iğneyi bile ithal ediyoruz. Nikah şekeri bile internet siteleri aracılığıyla Çin’den geliyor.” dedi.
“ÜRETMEYİ UNUTAN BİR ULUSA DÖNDÜK”
Türkiye’deki bürokratik uygulamaların, lojistik sektörünü, dolayısıyla da Türkiye ekonomisini sekteye uğrattığını söyleyen Ahmet Musul, “Üretmeyi tamamen unutan bir ulusa döndük. Lojistiği de yapamıyoruz. A şirketimizin aracını B şirketimizin çekicisinin çekmesine Bakanlığımız izin vermiyor. Bu koşullarda ekonomi yürümez!” diye konuştu.
“Sanayi Devrimi’nin ilk hamlesi olan buhar teknolojisinin dünyaya yayılması 200 yılı aldı. Otomasyonun yayılma hızı 20 yıl, dijitalleşmenin yayılma hızı ise zamanla ölçülemeyecek kadar kısa. Almanya’da robotla yapılan üretimin saat başı maliyeti 5 Euro’ya kadar indi. Dünyaca ünlü bir ayakkabı markası Almanya’da hiç insansız fabrikasını yaptı ve üretime başladı. Bu durum şunu gösteriyor: Önceden, üretim maliyeti yüksek olan gelişmiş ülkelerin, ucuz iş gücü için bizim gibi ülkelerde ürettirmesi mantıklı idi. Ama bugün geldiğimiz noktada artık Batı; çevreyi kirletmeyen, katma değeri yüksek olan ürünleri, bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri, hatta gelişmemiş ülkeleri dahi kullanmadan kendisinin üreteceği bir noktaya doğru gidiyor.”
“Üç boyutlu yazıcılarla, kritik ürünlerin stoğunu tutmadan herhangi bir yerde anında teslim edecek bir altyapı hazırlıyor. Dünyanın buraya gittiği yerde biz ‘tır’ı orada mı mühürleyelim, burada mı mühürleyelim? konusunu konuşuyoruz.”
"BALO PROJESİYLE KAYNAKLAR HEBA EDİLDİ"
BALO diye bir proje çıktı ‘dünyanın parası’ heba edildi. Biz, bunu Türkiye içerisinde intermodal’i geliştirmek için kullanın biz de destek verelim dedik. Ama hiç kale alınmadı. Avusturya, Alman demiryolları şirketlerinin bir tür işletmecisi gibi olduk, çok güzel kaynaklar heba edildi.
“Dile getirilen öneriler, ne kadar uygulanıyor, ne kadar dinleniyor bilmiyorum. Ama bana göre ne olursa olsun minik minik hücreler düzeyinde iyileştirmeler yapmamız gerekiyor. Büyük laflar etmemize gerek yok.”
"SADECE EKOL’ÜN YAVUZ SULTAN SELİM KÖPRÜSÜ İLE ÜSTLENDİĞİ MALİYET 2 MİLYON EURO"
“Sadece Ekol Lojistik’in yeni açılan Yavuz Sultan Köprüsü nedeniyle 2 milyon Euro ilave maliyetle karşılaştı. Köprüler bizim verimliliğimizi arttırmak için mi var, biz köprülerin finansmanını karşılamak için mi varız?”
“Çok kıymetli zamanlar çok hızlı geçiyor. Ve hala ülkemizin insan kaynağı iş yapma yeteneği çevredeki tüm ülkelerin üzerinde. Bunun önemini her gün azaltacak bürokratik uygulamalar, finansman maliyetleri, yeknesak olmayan yaklaşımlar bizi tüketiyor. Olay teknolojide değil, teknolojinin nasıl kullanılacağıyla ilgili.”
“Türkiye’nin sadece yakın ülkelere mal satabildiği, çok ciddi bir şekilde ürettiği ürünlerin içinde sanayi ürünlerinin payının azaldığı bir süreç var. Bu nedenle yapısal reformlara ihtiyacımız var.”
Editör: TE Bilisim